Şuradaki adamlar Fransız şarabının şişesine 3.700 dolar veriyormuş. | Open Subtitles | هذان الشخصان الذان هناك دفعا 3700 دولار من أجل زجاجة نبيذ من فرنسا |
Bu adamlar bizi bulduklarında ne yapalım demiştik? | Open Subtitles | ماذا أخبرتكِ أن أفعل عندما يلحق هذان الشخصان بنا؟ |
İyi madem. Bu adamlar birer dahîymiş. Asıl konu, ne üzerinde çalıştıklarını biliyorum. | Open Subtitles | حسنُ، هذان الشخصان عبقريان، الهدف من هذا أنني أعرف ما يعملون عليه. |
Bu, iki insanın bir araya gelip, beraber olmalarının bir kuralıdır. | Open Subtitles | هناك سبب يجعل الشخصان يبقان ويعيشان سوياً |
Benzer iki insanın birbiriyle anlaşması farklı iki insana nazaran daha kolaydır. | Open Subtitles | الشخصان المتماثلان يتواصلان بسهولة أكثر من شخصين مختلفين |
O ikisi birbirinden nefret ederdi. Ama bana duydukları daha büyük bir nefret onları bir araya getirdi. | Open Subtitles | . الشخصان اللذان يكرهان بعضهم البعض ، أجتمعوا بكراهيتهم منى |
Bana söylediğiniz anda, odada bulunan iki kişiden biri. | Open Subtitles | الشخصان الآخران اللذان كانا في الغرفة عندما أخبرتني بالأمر |
Ama şimdi biliyorum ki bazen aşk, iki kişinin beraber olması gerektiğini kanıtlar, o zaman da hiçbir şey onları ayıramaz. | Open Subtitles | لكن الان لو ثبت ان هناك حبا حقيقيا الشخصان الذين يريدون البقاء سويا لا يستطيع شيىء فصلهم |
Öldürdüğü iki kişi de, Frank McNamara ve Arlen Jackson, ...suçlu. | Open Subtitles | إنَّ الشخصان اللذان قتلهما هُما، فرانك ماك نامارا، و أرلين جاكسون |
Bu adamlar açığa çıkmamak için olağanüstü önlemler almışlar. | Open Subtitles | هذان الشخصان بذلا قصارى جُهدهم حتى لا يتم اكتشافهما. |
- Evet, öyleler. Bu adamlar cani. Kanıtlar ortada. | Open Subtitles | أجل، هما كذلك هذان الشخصان قاتلان و كل الادلة تقول ذلك |
Bu adamlar sadece çalıştığım milyar dolarlık şirketi yönetiyor. | Open Subtitles | هؤلاء الشخصان يديران شركة أعمل فيها قيمتها مليار دولار |
Ve sonra şehirdeki en net görüntüye sahip adamlar oluruz. | Open Subtitles | وسنكون الشخصان الوحيدان اللذان عندهما صورة واضحة! |
Golf kulübü için görüştüğüm adamlar. | Open Subtitles | الشخصان اللذان قابلوني بنادي الغولف |
Bu adamlar annenle âşk yaşadığımızı biliyor. | Open Subtitles | ذلك الشخصان يعلمان اننا مرتبطين عاطفيا |
Birbirini seven iki insanın evlenmeyi seçtiğine tanıklık ediyoruz. | Open Subtitles | عندما يختار هذان الشخصان أن يتزوجا هذا هو الحب الحقيقي |
Sevdiğim iki insanın mutlu olması beni de mutlu edecek, inan bana. | Open Subtitles | واتركيني سعيدة لاني اعرف ان الشخصان الذين احبهم سعداء |
O iki insanın tek istediği birbirlerini sevmekmiş ama iki farklı yerde canavara dönüştüklerini söylüyorsun. | Open Subtitles | إذاً ما تقولينه أنه بسبب رغبة هذان الشخصان لمحبة بعضهما تحولا إلى وحوش في أماكن مختلفة |
Bu iki kişi benimle odama gelecek ve işin içinde bir sahtekarlık olmadığına şahit olmaları için bu sırada diğer ikisi de paramı salonda bir yere saklayacak. | Open Subtitles | هؤلاء الشخصين سياتيان وراء الكواليس معي للتحقق من عدم وجود اي غش وهذين الشخصان سيقومان بإخفاء مهيتي |
Güvenebileceğim iki kişiden biri annem diğeri de babam. | Open Subtitles | الشخصان الوحيدان الذي أَعْرفُ أنا يُمْكِنُ أَنْ أَئتمنَ أمَّي... ... وأبي. |
Ama şimdi biliyorum ki, bazen aşk iki kişinin... beraber olması gerektiğini kanıtlarsa, hiçbir şey onları ayıramaz. | Open Subtitles | لكن الان لو ثبت ان هناك حبا حقيقيا الشخصان الذين يريدون البقاء سويا لا يستطيع شيىء فصلهم |
Harry'nin Zehir olduğunu bilen iki kişi ben ve babasıyız. | Open Subtitles | الشخصان الوحيدان اللذان يعرفان أن هاري هو فانم هما أنا |