| Ve dünya üzerinde küçük hayvanları seven tek kişi de o değil. | Open Subtitles | كما أن أنجيلا ليست الشخص الوحيد في العالم الذي يحب ألعاب الحيوانات |
| Shawn'u bunu yapacak kadar çok seven tek kişi belki de sensin. | Open Subtitles | ربما أنت الشخص الوحيد في حياته الذي يهتم باعطاءه حقنة لكي توقظه |
| Bu odada olup da seninle yatmış tek kişi kim bakalım? | Open Subtitles | من هو الشخص الوحيد في هذه الغرفة الذي نام معك ؟ |
| Bana üçlü saltoyu öğretebilecek dünyadaki tek adam sizsiniz. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد في العالم الذي يُمكنه تعليمي الدورة الثلاثية |
| Yıllar önce kocanız, bu dünyada beni seven tek kişiyi tehdit etti. | Open Subtitles | قبل سنوات زوجك هدد الشخص الوحيد في العالم الذي اعتنى بي |
| Dünyadaki tek insan Bu kadar iğneleyici son sözleri olan. | Open Subtitles | هي الشخص الوحيد في العالم الّذي قال كلمات أخيرة تهكميّة |
| Bana yardım edebilecek tek kişinin Stormhold'da olduğuna... inanmak bile istemiyorum. | Open Subtitles | وأنا رفضت أن أصدق أنه الشخص الوحيد في ستورمهولد الذي بامكانه أن يساعدني |
| Sen benim şu hayatta güvenebileceğim tek insansın. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد في حياتي الذي أعتمد عليه |
| Bu evde nefret etmesi için sebebi olan tek kişi ben değilim. | Open Subtitles | أنا لست الشخص الوحيد في هذا المنزل الذي كانت تكرهه لسبب ما |
| Bütün bu hikayede geleceğini seçme hakkı olan tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد في هذا الموقف بأسره الذي يستطيع تحديد مستقبله. |
| Albert Windsor olarak lafını dinleyeceğini düşündüğüm tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد في رأيي الذي يعكن أن يصغي إليه. |
| New York'ta beni görmeyi reddedebilecek tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد في نيويورك الذى يرفض حضورى |
| Bu kokuşmuş şehirde iyi davranan tek kişi sendin. | Open Subtitles | إنك الشخص الوحيد في هذه البلدة السيئة الذي ساعدني و أحسن لي. |
| Kasabada güvenebileceğin tek kişi. | Open Subtitles | إنها الشخص الوحيد في المدينة الذي تستطيع الوثوق به |
| Banyoyu kullanacak tek kişi sen değilsin. | Open Subtitles | لست الشخص الوحيد في العالم الذي عليه أن يدخل الحمّام |
| Bu salondaki gülmeyen tek kişi sensin. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد في هذه القاعة الذي لا يضحك |
| Bu işte benim kadar terleyen tek adam | Open Subtitles | الشخص الوحيد في هذا العمل الذي يعرق بقدري |
| Bu ülkede, savaş verebilecek tek adam sensin. | Open Subtitles | انت الشخص الوحيد في هذا البلد الذي يستطيع ان يخوض المعركة |
| Bu işte benim kadar terleyen tek adam | Open Subtitles | الشخص الوحيد في هذا العمل يعرق مثلي. |
| Yıllar önce kocanız, bu dünyada beni seven tek kişiyi tehdit etti. | Open Subtitles | قبل سنوات زوجك هدد الشخص الوحيد في العالم الذي اعتنى بي |
| Beni öldürürsen bu dünyadaki seni gerçekten seven tek kişiyi öldürürsün. | Open Subtitles | إذا قتلتني ستكون قد قتلت الشخص الوحيد في ذلك العالم الذي أحبّك حقاً |
| Kendimle gurur duyuyorum cunku herhalde Amerika'da bir Yehova Sahidi'nden daha uzun sure Incil'den bahsedebilen tek insan benim. | TED | انا فخور جدا لأني اعتقد ا اني الشخص الوحيد في امريكا الذي تكلم عن الإنجيل في حضرة جيهوفا |
| O evde bir şeylerin farkında olan tek kişinin sen olduğunu mu düşünüyordun? | Open Subtitles | تعتقدين انك الشخص الوحيد في المنزل الذي يلاحظ الاشياء ؟ |
| Çünkü sen bütün hayatım boyunca benimle konuşmak için vaktini ayıran tek insansın. | Open Subtitles | لأنك الشخص الوحيد في حياتي الذي أخذ وقتاً للحديث معي |