"الشديدة" - Translation from Arabic to Turkish

    • aşırı
        
    • güçlü
        
    • Yüksek
        
    • yoğun
        
    • ağır
        
    • sert
        
    • ciddi
        
    • derece
        
    • Şiddetli
        
    • sıcak
        
    • kadar çok
        
    • kendimi çok
        
    Programı çevreleyen aşırı gizlilik yüzünden her türlü kötüye kullanım söz konusuydu. Open Subtitles بسبب السرية الشديدة التي تحيط البرنامج، كان هناك الكثير من التجاوزات. تعذيب؟
    Afrika krallıkları köle ticaretinden zenginleşti fakat Avrupalıların yoğun talebini karşılamak aşırı rekabet oluşturdu. TED لقد ازدهرت حقاً الممالك الأفريقية من تجارة الرقيق ولتلبية الطلب الأوروبي الهائل خلقت المنافسة الشديدة
    Biriyle güçlü bir bağ kurmanın seni savunmasız kılacağını biliyorsun bu sebeple böyle bir bağ kurmamaya dikkat ediyorsun. Open Subtitles . انت تُدرك بأن الرواط الشديدة قد تجعلك عُرضة . لذا انت حريص , لألا تحصل علي اي منها
    Sporcular ekstrem fiziksel koşullarda su seviyelerindeki komplikasyonlar yüzünden sıkça, Yüksek hidrasyonun kurbanı olurlar. TED الرياضيين عادة هم ضحايا زيادة المياه بسبب المضاعفات في تنظيم مستوى المياه في الظروف الفيزيائية الشديدة.
    Hava sabah ayazı gibi, ki bu yoğun yalnızlık hissimi artırıyor. Open Subtitles مثل هذا الهواء الصباحي الذي فقط يزيد من شعوري بالوحدة الشديدة
    Bunlar ağır şekilde soğuktan donmuş ayaklar, ve burnun soğuktan donması. TED هذه بعض لدغات الصقيع الشديدة على القدم وهنا أُخرى على الأنف
    Annelerinin sert korumasına rağmen yavruların sadece bir kaçı ilk yılında sağ kalır. Open Subtitles على الرغم من الحماية الشديدة من الأمهات أقلّ من نصفهم يبقى على قيد الحياة بعد عامهم الاو ل.
    Fakat yakın zamanda ölene kadar sinir hastalıklarına ve ciddi iskelet sistemi bozukluklarına katlanmak zorunda kaldı. TED منذ ذلك ألحين‏ توفي، ولكن كان متخلف عقليا ويعاني من تشوهات عظمية الشديدة.
    Lyla, şunu söylemeliyim ki. Şu anda son derece azgınım. - Jason! Open Subtitles علي القول أني أشعر بالأثارة الشديدة الآن
    Olası diğer bir istikamet Havai idi. Fakat mevsim yüzünden, kaptan Şiddetli fırtınalara yakalanacaklarından korkuyordu. TED كانت هاواي وجهة اأخرى نظراً لحلول الموسم, كان الكابتن متخوفاً من أن تصيبهم العواصف الشديدة
    Araştırmacılar ayrıca kaşınmayla ilgili genleri araştırıyor ve aşırı vakalarda görülen, kaşıntının yolunu kesecek tedaviler geliştiriyorlar. TED يفتش الباحثون أيضًا عن الجينات المسؤولة عن الحكة ويطورون علاجات تحاول كبح سبل الحكة في الحالات الشديدة.
    İnsan asla aşırı duygusallığa kapılmamalı. Open Subtitles الشخص يجب ألا يتمنى أن يقع تحت تأثير العواطف الشديدة
    aşırı nem, böcekler ve yağış bozulmayı hızlandırmış. Open Subtitles الرطوبة الشديدة الممزوجة مع الحشرات و الاندفاع سرَعوا من معدل التعفن
    güçlü nükleer kuvvet olarak bilinen olay, bu geritepmeyi alt etmeye ve çekirdeği sağlam tutmaya çalışır. TED ظاهرة تعرف بـ القوة النووية الشديدة تناضل من أجل التغلب على هذا التنافر لتبقي النواة بحالة استقرار.
    Çekirgelere, güçlü rüzgarların yaptığı gibi siz de Calvera'dan kurtulmalarına yardım ettiniz. Open Subtitles لقد ساعدتهم للتخلص من كالفيرا مثل الطريقة التى تساعدهم الرياح الشديدة فى التخلص من الجراد
    Bu pigmentin Yüksek zehirlilik içerdiği, 1822'de arseniğin içeriğinin yayınlanmasına kadar bilinmiyordu. TED بقيت السمية الشديدة لهذه الألوان الخضراء غير معروفة حتى تم نشر وصفة الزرنيخ في 1822.
    "Yüksek uyarılmalı" dediğimiz sadece cinsel uyarı değil internette onun da çok işe yaradığı olsa da öyle değil. TED الآن، لا تعني الإثارة الشديدة الإثارة الجنسية فقط، لكننا نتحدث عن شبكة الإنترنت، إذن فمن الواضح أنها فعالة.
    ağır durumlarda, böbrekler oluşan sıvı idrar yoğunluğuyla baş edemezler. TED في الحالات الشديدة ، الكلى لن تستطيع العمل بكفاءة مما يؤدي للبول الغامق
    Hiçbir şey. Gerçek bir tehditse, sert rüzgârlar bile kasıp kavurur. Open Subtitles لا شيء، إذا كان يشكل تهديدًا حقيقيًا فإن الرياح الشديدة ستسبب الدمار
    O kız, ciddi davranış bozukluğu olan birinci sınıf bir pislik. Open Subtitles تلك الفتاة الحمقاء من الدرجة الاولى صاحبة المشاكل السلوكية الشديدة
    Göz, birbirine bağlı birçok bölümden oluşan son derece karmaşık bir makinedir. Open Subtitles العين هي قطعة من الآليات الشديدة التعقيد، مبنية من الكثير من الأجزاء المترابطة،
    Şiddetli fırtına son 12 saat içinde... 218,4 mm yağmur bıraktı. Open Subtitles العواصف الرعدية الشديدة تجرف بعمق 8.6 بوصة من الأمطار في 12 ساعة الماضية.
    Bu sıcak havada zavallıların haline çok acıyorum. Open Subtitles أشعر بالأسف الشديد على هذه الأشياء المسكينة في هذه الحرارة الشديدة
    Denediğimizi inkar ederiz, korktuğumuzu inkar ederiz başarmayı ne kadar çok istediğimizi inkar ederiz ve en önemlisi, inkar içinde olduğumuzu inkar ederiz. Open Subtitles ننكر أننا متعبون وننكر أننا خائفون وننكر عن مدى رغبتنا الشديدة بالنجاح والأهم أننا ننكر أننا ننكر
    Buraya taşındığımdan beri kendimi çok yalnız hissediyordum. Seninle tanışana dek. Open Subtitles لقد شعرتُ بالوحدة الشديدة منذ انتقالي لهنا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more