| Aile içi küslükler ne berbat bir şeydir öyle. Hele ki Şükran Gününde. | Open Subtitles | من المخزي عندما لا تتحدث العائلةٌ إلى بعضها البعض وخاصةً في عيد الشكرِ |
| Geçen Şükran Günü'nde onu yeni kocası, ...ve hamile bir şekilde görmüştüm. | Open Subtitles | آسف، لقد رأيتُها في عيدِ الشكرِ الفائت برفقةِ زوجها الجديد و كانت حاملاً. |
| Belki de Şükran Günü kötü hatıralarını aklına getiriyordur. | Open Subtitles | أو رُبما أعياد الشكرِ تُعيد إليكَ الذكريات المؤلمة |
| Harika tabii ki. Ama seneye Şükran Günü yemeğini kendi ellerimle yapacağım tam senin sevdiğin gibi. | Open Subtitles | أجل، في منتهى اللذّة لكن في العامِ المقبل، سأقوم بتحضير عشاء عيد الشكرِ بنفسي بالطريقةِ التي تُحبها |
| Bu Şükran Günleri üzerine çok düşündüm ve de annemiz hakkında anlatıp durduğumuz şu hikayeyi. | Open Subtitles | لقد كنتٌ اُفكرٌ كثيراً بشأنِ عيد الشكرِ ذلك وبشأنِ الرواية التي كنَّ نقصها بشأن رحيل والدتُنا |
| Şükran gününde toplandığımızda böyle olurdu. | Open Subtitles | هذا ما كان يحدث حالما كنّا نجتمع سويّاً في عيد الشكرِ. |
| Beyler, romantik Şükran Günü sona erdi. | Open Subtitles | انتهى عيدُ الشكرِ العاطفيّ يا رفاق. |
| Kate onun Şükran Gününe alerjisi olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | كثيراً "كايت" تقول بأنّه مصاب بحساسيّة ضدَّ عيد الشكرِ |
| Şükran Günü, seksi bir tatil değil. | Open Subtitles | -{\pos(190,210)}.عيدُ الشكرِ ليس يوماً عاطفيّاً |
| Şükran Gününü yalnız mı geçireceksin cidden? | Open Subtitles | هل ستقضي عيد الشكرِ بمفردكَ؟ |
| Ama benim hatırladığım kadarıyla, Şükran Günü'nün geleneksel yemeği hindidir. | Open Subtitles | ولكن بالنسبةِ لي, وكما أتذكر... فإنَّ (الديكـَ الرومي) هو طعامُ (عيدِ الشكرِ) المُتعارفُ عليه |