Ancak bilgisayarın tüm bu uygulamalar için aynı durağan fiziksel formu ve aynı durağan arayüz ögeleri bulunmaktadır. | TED | مع ذلك، لدى الحواسيب نفس الشكل المادي الثابت لجميع هذه التطبيقات المختلفة ونفس عناصر الواجهة الثابتة كذلك. |
Ama sadece kentin fiziksel biçimini değiştirmekle kalmıyor, şehir hakkındaki düşüncelerimizi de ve orada yaşamakla ilgili olan beklentilerimizin ne olduğunu değiştiriyor. | TED | ولكنه لا يغير الشكل المادي فقط للمدينة، إنه يغير الطريقة التي نفكر فيها عن المدينة، وماهي توقعاتنا للحياة هناك. |
İşte burada Galois'nın görünmeyen şeylerin önemine, fiziksel şekillerin altında yatan genel fikre dair geliştirdiği dili görüyoruz. | TED | و هنا نشاهد ڴالوا بادئا بتطوير لغة لمعاينة جوهر الأشياء الخفية، المفهوم التجريدي للتماثل الذي يوجد وراء الشكل المادي. |
- Bilmiyorum. Ama artık bir bedene sahip. Kesin olarak fiziksel ölüm- | Open Subtitles | لا أعلم، لكنها تملك جسدا الآن سيقتل الشكل المادي بالتأكيد |
Herhangi bir tür fiziksel form almak için tek şanslarını kaybetsinler. | Open Subtitles | يدمروا فرصتهم الوحيدة من أي وقت مضى لإستعادة أي نوع من الشكل المادي الطبيعي |
Amerikan çevre düzenlemesi beni çok heyecanlandırır ve arazinin fiziksel formunun Kaliforniya'nın muhteşem Central Valley' inden, Manhattan ana kayasına kadar, tarihimizi ve karakterimizi nasıl şekillendirmiş olduğu. | TED | أنا متحمسة حول الأراضي الامريكية الأميركي وكيف الشكل المادي للأرض، من الوادي الوسطى الكبير في كاليفورنيا والأساس الذي تقوم عليه مانهاتن، شكل حقا تاريخنا وشخصيتنا. |
Merhumun bu fiziksel formu ve diyarı terk ettiği ama ruhunun yaşamaya devam ettiği, teori. | Open Subtitles | حيث كان قد ترك المتوفى هذا المجال و الشكل المادي , لكن أرواحهم بقيت . |
Anlaşmanın fiziksel tecellisi. | Open Subtitles | الشكل المادي للعهد |