| İzin verir misiniz? Burada olmalılar, Kuzey sektörünüm hemen yakınlarında. | Open Subtitles | عفواً , لابد أنهم هنا فى نطاق القطاع الشمالى الغربى |
| Cihazı, her şey yolunda giderse siz Kuzey sahiline varınca çalıştıracağım. | Open Subtitles | سأشغله حين تصل إلى الساحل الشمالى إذا سارت الأمور كما يجب |
| Kuzey Sahili'ndeki Küçük Joe'nun Yeri denen Muhteşem İtalyan mekanı. | Open Subtitles | مكان عظيم على الشاطىء الشمالى فى ايطاليا يدعى القرش الصغير. |
| -Hoşça kal baba. Kuzey Kutbu'ndaki gece için sağ ol. | Open Subtitles | وداعا يا أبى وشكرا على الليلة الجميلة فى القطب الشمالى |
| North Beach'te ufak bir sinema salonu bulduk. | Open Subtitles | وجدنا دار للسينما صغير فى الشاطئ الشمالى |
| Evet, önce bu Kule çöküyor, Kuzey Kulesi üzerine doğrudan isabet almasına ve zaten 18 dakikadan beri yanıyor olmasına rağmen. | Open Subtitles | بالرغم من ذلك، ينهار هذا البرج أولا بالرغم من أن البرج الشمالى ضرِب مباشرة و أحترق لمدة أطول بـ 18 دقيقة |
| Kuzey Kulesi'nin lobisindeki pencereler paramparça olmuştu ve duvardaki mermer paneller patlamıştı. | Open Subtitles | أنفجرت النوافذ فى لوبى البرج الشمالى و ألواح الرخام خلعت من الحوائط |
| Ted'e buraya gelmesini söyle çünkü sen ve o Kuzey kanadını tutacaksınız. | Open Subtitles | حسنا ,أخبر تيد ان ياتى هنا لانك انت وهو ستغطوا القسم الشمالى |
| Daha birbirimizi tanımaya yeni başlamıştık ki şimdi de Kuzey Hava Tapınağı'na gidiyorsun. | Open Subtitles | لقد بدانا فى معرفه بعضنا الاخر و الان انت ذاهبه لمعبد الهواء الشمالى |
| Ve Kuzey kıyısındaki kuzenleri gibi 1000 yıl yaşamayı amaçlıyorlar. | TED | ومثل أبناء عمومته علي الشاطئ الشمالى إنها تهدف للعيش لألف عاماً. |
| Brooklyn'de Kuzey Sahil Yolu'nda oturan Yargıç Cullman'ın telefonu nedir? | Open Subtitles | أعطنى رقم القاضى كولمان . بالطريق الساحلى الشمالى ببروكلين |
| Texas'tan herkes kampın Kuzey tuvaletlerinin arkasında toplanacak. | Open Subtitles | كل رجال تكساس سيتقابلو عند المرحاض الشمالى |
| Kuzey yakasında kadınlar kumar oynamayacak demiştik. | Open Subtitles | و قد أتفقنا على عدم مقامرة النساء فى الجانب الشمالى |
| Kuzey Denizi'nde yakalandı, kaçtı, tekrar yakalandı, kaçtı, yakalandı. | Open Subtitles | قبض علية فى البحر الشمالى , هرب قبض علية , هرب , قبض علية |
| Kuzey Denizi'nde yakalandı, kaçtı, yakalandı, kaçtı, yine yakalandı. | Open Subtitles | قبض علية فى البحر الشمالى , هرب قبض علية , هرب , قبض علية |
| Kuzey duvarındaki muhafıza rüşvet verildi. | Open Subtitles | الحارس الذى يوجد على الجدار الشمالى مُرتشى |
| Kuzey, tüfeklilere ateş. | Open Subtitles | مجموعة السور الشمالى.. إجعلوا القناصه الموجودين على التل هدف لكم |
| Ön cama gelip Kuzey duvarına destek versinler. | Open Subtitles | إحضرهم إلى النوافذ الأماميه ليدعموا السور الشمالى |
| North Quay'de, böyle risklere girmeyiz. | Open Subtitles | إننا لم نجرؤ من قبل على هذا النوع من المجازفة فى مدرسة الرصيف الشمالى |
| kuzeydeki duvarın üstünde, kurtarılması gereken Romalı bir aile var. | Open Subtitles | عبر الحائط الشمالى هناك عائلة رومانية علينا أن ننقذها |
| - Onlarla savaşmıştık. - Surun kuzeyinde değil. | Open Subtitles | إذا لا تذهب ليس الحائط الشمالى |
| Güney yamacı dışında 2.500 m.'nin üzerindeki her yer kar ve buz tutmuştur. Güneyden tırmanabiliriz. | Open Subtitles | ولكنه الشتاء الآن, والثلج يمطر ويغطى كل الجانب الشمالى الآن |
| Belki Kuzey Yıldızı kuzeyi göstermiyor. | Open Subtitles | ربما النجم الشمالى لا يشير للشمال |
| Kuzeyde yeterince adam yok. | Open Subtitles | لا يوجد لدينا ما يكفى من الرجال عند السور الشمالى |
| Woadlar, Hadrian Sur'unun kuzeyini koruyorlar sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقدت أن الثوار سيطروا على الحائط الشمالى |
| Northern Star'ın gerçek muhabiri Bay Kipling sayesinde tutuklanmaktan kurtuldunuz. | Open Subtitles | أنتم رجال غير مقبوض عليكم شكرا لسيد كيبلينج مراسل حقيقى للنجم الشمالى |
| Yani, Lewis ve Clark... kuzeybatı geçini bulmaya çalışıyorlardı... cüsseli Hindistan kızının yardımıyla. | Open Subtitles | لقد حاول "كلارك ولويس" ايجاد ..ايجاد الممر الشمالى الغربى ..بمساعده تمثال العذراء الهنديه |