Guru Lahima 4000 yıl önce kuzey Hava Tapınağı'nda yaşamıştır. | Open Subtitles | المعلّم لاهيما عاشَ قبل 4000 سنةً في المعبدِ الجويِ الشماليِ. |
Siz ikiniz kuzey asansörlerine gidin. | Open Subtitles | أنت إثنان تَذْهبانِ إلى المصعدِ الشماليِ. |
kuzey kutbunda bulduğumuz eli çabuk çalışanlarımız bu düğümler ve karışmış ipler konusundaki en iyi adamlardır. | Open Subtitles | وتشكلّ مشكلة ذات طبيعة خاصة هنا في القطبِ الشماليِ أفضل مكان لحِساب تلك العقدِ والتشابكِ |
kuzey hattında Charing Cross, Golders Green, Euston ve doğu Finchley arasında sefer yapan trenimiz bulunmaktadır. | Open Subtitles | . . على الخَطِّ الشماليِ بين جيرنغ كروس وجولديرس الخضراء وبينإيستونوشرقفيتثيلي في كلتا الإتّجاهات |
kuzey plajındaki hırsızlık olayında iyi iş çıkarmışsın. | Open Subtitles | العمل الجيد على تلك السرقةِ في الشاطئِ الشماليِ. |
Dağın kuzey tarafında eski bir patika buldum. | Open Subtitles | وَجدتُ أثراً قديماً فوق الجانبِ الشماليِ للجبلِ. |
Şu resimdeki Sylvia Puckett, kuzey Kutbu'nda. | Open Subtitles | الآن، هناك سيلفيا بوكيت في القطبِ الشماليِ. |
Biz kuzey kanadındayız. | Open Subtitles | نحن في الجناحِ الشماليِ عندنا الوكيلان مصابان |
kuzey yakasındakiler de kliniğe gidecekler. | Open Subtitles | كُلّ هؤلاء على الجانبِ الشماليِ سَيَذْهبُون إلى المركز الطبي |
kuzey Kore hava sahasına giriyoruz. | Open Subtitles | يأْخذُنا الى المجال الجوي الكوري الشماليِ. |
- Gemiyi kuzey Kutbuna yolladı. - Öyle görünüyor. | Open Subtitles | بإرسالها إلى القطبِ الشماليِ أجل ، على ما يبدو |
Merhaba, efendim. Ben resmi kuzey Kutbu görevi için buradayım. | Open Subtitles | مرحباً، سيدي أَنا هنا لعملِ رسمي للقطبِ الشماليِ |
Hemen kuzey Kutbu'na dönmeliyiz. | Open Subtitles | يَجِبُ أَنْ نَعُودَ إلى القطبِ الشماليِ حالاً. |
Hadi hızla kuzey Kutbu'na gidelim! | Open Subtitles | حَسَناً، دعنا نَعُودُ إلى القطبِ الشماليِ وبسرعه |
Umuyorum ki o zamana kadar kuzey kutbuna transfer olur ya da ne bileyim, uzaya falan fırlatılır. | Open Subtitles | حَسناً، أَتمنّى حقاً بأنّه سَيُحوّلُ إلى القطبِ الشماليِ ، أَو أنا لا أَعْرفُ، طلقة إلى الفضاءِ الخارجيِ. |
kuzey Bölümdeki peronlarda bayan yolcular vardı, bir dizi soygun oluyordu. | Open Subtitles | كان هناك a سلسلة التعطيلاتِ، المسافرات في جانبِ الشماليِ أل أرصفة. |
Parkın kuzey tarafındaki orman güllerini seviyor. | Open Subtitles | يَحْبُّ rhododendrons على الجانبِ الشماليِ للمتنزهِ. |
Aferin. Çekirdekleri dağın kuzey yamacının gölgeli tarafından toplanır. | Open Subtitles | الفاصولياء جُمِعتْ على الجانب المظلّل للمنحدرِ الشماليِ... |
Bu kuzey Koreli bir mermer balığı. | Open Subtitles | هذا سمكُ الرخامِ الكوري الشماليِ. |
Circe kuzey Kutbunun yakınında Cinnabun'da çalışır. | Open Subtitles | عمل Circe على Cinn bun قُرْب القطبِ الشماليِ. |