"الصحافية" - Translation from Arabic to Turkish

    • basın
        
    • muhabir
        
    • gazeteci
        
    • gazetecinin
        
    • gazetecilik
        
    Vali'nin basın sekreteri fotoğraf çekiminin hapishane sistemine olumlu bir bakış getireceğini düşünüyor. Open Subtitles تعتقِد سكرتيرة الحاكِم الصحافية أنَ جلسَة تصوير ستُعطي لمحة إيجابية عن نظام السجون
    Burası toplantı odası... başkan basın toplantılarını burada düzenler. Open Subtitles هذه الغرفة الإعلامية حيث يعقد الرئيس معظم مؤتمراته الصحافية
    Geçen akşam buluştuğum muhabir Lisa, bir haberi için yorum istiyor. Open Subtitles وإنما بشأن الرئيس (تلك الصحافية التى قابلتها، (ليزا تحتاج إلى تعليق على قصة
    O gazeteci de benim bir arkadaşım olmakta. Size aşırı yükle miktarda para ödemeye hazır bir durumdayım. Open Subtitles وهذه الصحافية صديقة ليّ، وأنا مستعدة لتقديم قدر كبير من المال
    Bir gazetecinin başka bir kitap daha yazmakta olduğunu biliyoruz. Open Subtitles نحن نعلم عن الكتاب الثاني اللذي سوف تكتبه الصحافية.
    Çok güzel yazılmış bir hikaye ve uzun zaman sonra yapılmış en iyi araştırmacı gazetecilik örneklerinden biri. Open Subtitles هذه قصة جميلة وأحد أجمل التحقيقات الصحافية منذ مدة طويلة
    Ve tabi kendisi için basın toplantısı da yapacağı bir yerde. Open Subtitles و حيث يمكنه أن يقوم بالمؤتمرات الصحافية بنفسه
    basın açıklamalarımla seni pohpohladım. Open Subtitles أجل، أنا أشعر بالاطراء لأنك تتابع لقائاتي الصحافية
    basın kartını almana sevindim. Open Subtitles أنا سعيد لأنّك جلبت بطاقتك الصحافية.
    Los Pepes buna kendi basın açıklamalarıyla cevap verdi. Open Subtitles وردّ لوس بيبيس بنسختهم الصحافية الخاصة
    basın kimliklerim. Open Subtitles أوراق الإعتماد الصحافية
    - Şu kadın muhabir. Open Subtitles - هذه المرأة الصحافية -
    - Seth, bu muhabir... Open Subtitles ... سيث)، هذه الصحافية)
    gazeteci Bayan Zakia Asalache ile görüşmek istemiştim. Lütfen. Open Subtitles أود التحدث مع الصحافية الآنسة "زكية أسالاتشي"، من فضلك.
    Doğru ya, siz yoktunuz. Gözüpek gazeteci Lois Lane bir anne. Open Subtitles نعم، أظن أنك رحلت، أصبحت (لويس لين) الصحافية الجريئة والدة
    Uh, Navid,bu Renée. Oh,doğru. gazeteci. Open Subtitles صحيح الصحافية
    Bu yöntem bir gazetecinin hikâyesini yayınlaması için arka kapıdan kaçış noktası. Open Subtitles من خلاله الصحافية أن تذيع القصة
    Peki bu gazetecinin Fraga'yı aradığına emin misin? Open Subtitles هل أنت متأكد أن الصحافية إتصلت بـ(فراغا)؟
    Ama şimdi bu uzun gazetecilik kariyeri belki de sona erebilir. Open Subtitles ولكنّ الآن مهنته الطويلة في الوكالة الصحافية قد تكون انتهت
    Bu gazetecilik etiğine aykırı olay son zamanlarda ayakta kalmaya çalışan gazeteyi başından vuracağa benziyor. Open Subtitles خرق كبير للأخلاق الصحافية ربما تضرب بقوة الصحيفة التي عانت مؤخراً من صراعات للبقاء على السطح

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more