Biz diplomatlar, devletler arasındaki çatışmalar ve sorunları çözmek için eğitildik. | TED | نحن الدبلوماسيين تدربنا على التعامل مع الصراعات بين الدول والقضايا بين الدول. |
Niçin bunlar farklı -- görünüşe göre farklı çatışmalar benzer modellere sahip? | TED | لماذا نرى، هذه الصراعات المختلفة ظاهريا محكومة بنفس النسق؟ |
Bugün sizlere etnik çatışma ve iç savaştan söz edeceğim. | TED | سوف احدثكم اليوم عن الصراعات الاثنية والحروب الاهلية |
Anna on beş yaşında, aileler arasındaki eski çatışmaları gidermek ve Alexios'un saltanatını güçlendirmek için Nikephoros Bryennios ile evlendi. | TED | في سن الخامسة عشرة، تزوجت آنا من نيكيفوروس برينيوس لقمع الصراعات القديمة بين عائلاتهم وتقوية عهد أليكسيوس |
Bu büyük çatışmalara girmeden önce zihnimde birçok savaş vardı. | Open Subtitles | وكانت هناك العديد من المعارك في ذهني قبل الذهاب لهذه الصراعات الكبيرة. |
Size 1946'dan bugüne dek yaşanan çatışmaların karakterini gösteren bir slayt göstereyim. | TED | دعوني اعرض لكم هذه الشريحة هنا والتي توضح صفة هذا الصراعات منذ 1946 حتى اليوم. |
Silahlı çatışmalar yüzünden kutsal amacına devam edemedi. | Open Subtitles | تأسست الآلامو مع الحمله الأسبانيه عام 1718 و لأكثر من قرن تسببت الصراعات المسلحه |
Bazı çatışmalar o kadar anlamsızdır ki kendiliğinden çözülmesi gerekir bence. | Open Subtitles | بعض الصراعات لا هدف لها و يجب أن تعطيها الوقت لحل نفسها |
Geçmişte politik mücadele olarak görülen çatışmalar yeniden tanımlanmıştı. | Open Subtitles | الصراعات التي كنا نراها في الماضي مجرد نزاع سياسي |
Kırmızı, modern çatışma, devletler arası çatışmayı temsil ediyor. | TED | الاحمر هو الصراعات الحديثة صراعات داخل الدول |
Altı yıl önce, çatışma dönemi ve sonrası kadın girişimcileri hakkında yazmaya başladım. | TED | منذ ستة سنوات بدأت اكتب عن النساء الرائدات في الأعمال اثناء و بعد فترات الصراعات |
Bu durum içimde bile birçok çatışma yaratıyor, mesela bir parçam beni seviyor, bir kısmım nefret ediyor. | TED | وهذا يسبّب الكثير من الصراعات الداخلية ، كما تعلمون ، مثل كون جزء مني يحبّني ، وجزء مني يكرهني. |
Bu süreç silahlı kuvvetler tarafından da hızlandırılabilir, silahlı kuvvetler bunu, muharebe etkinliğini arttırmak ve petrol yüzünden olacak çatışmaları önlemek amacıyla yapabilir. | TED | سيقوم الجيش بتحفيز هذه العمليه لأسبابه الخاصة في تفعيل المكافحة و منع نشوب الصراعات ولا سيما على النفط. |
Tüm bu çatışmaları ilerletmek, tekrar cinayet işleyebilmek için müttefikler buldunuz. | Open Subtitles | ولتوسيع نطاق هذه الصراعات وجد البشر حلفاء للمزيد من القتل |
Ayrıca birisiyle oturup konuşarak bu çatışmaları keşfetmenizin sağaltıcı etkisi olacağı kanısındayım. | Open Subtitles | اعتقد ان العلاج لك الجلوس مع شخص ما واستكشاف تلك الصراعات |
Birleşmiş Milletlerin kuruluşundan itibaren saldırı savaşları yasaklandı ve savaş yerine çok taraflı sözleşmeler silahlı çatışmalara işaret etti. | TED | منذ تأسيس الأمم المتحدة، تم تجريم الحروب العدوانية، وتشير المؤتمرات المتعددة الأطراف إلى الصراعات المسلحة بدلًا من الحرب. |
Geçtiğimiz bu yıllar süresince gördüğümüz bir diğer gerçek ise, devlet içinde yaşanan bu çatışmaların sadece birkaçı askeri olarak çözülebilir. | TED | وحقيقة اخرى شاهدناها خلال تلك السنين السنين الاخيرة ان القليل من تلك الصراعات بين الدول وداخل الدول يمكن حلها عسكريا |
bazen görev de insan doğası ile çatışır. | Open Subtitles | الصراعات في بعض الأحيان واجب مع الطبيعة البشرية |
Onunla aynı fikirde oldun çünkü aramızda daha fazla anlaşmazlık çıkaracağını düşündün. | Open Subtitles | انت تتفق معها لانك تظن انك ستخلق المزيد من الصراعات بيننا |
Televizyon kanallarımız da kavgalardan şikâyet ediyor. | Open Subtitles | و محطات التلفزه لدينا ، يشتكون مِن إزدياد الصراعات فيما بيننا |
Özellikle odaklandığım şey, genel olarak sezgisel bir ahlak kuralına yönelik stratejiler kurmanın mantıksız bir sonuca yol açtığı iç çatışmalarınız. | Open Subtitles | أنا أركز علي الصراعات الداخلية حيث التخطيط الإستراتيجي هو أمر أخلاقي يبدو أنه سيخلق نتيجة |
Üniversiteleri çelişkiden arındırmak için üniversite kampüsleri boyunca yayılan gösteriler var. | TED | وهناك حملات تنتشر في أروقة الجامعات لجعل كُلياتهم خالية من الصراعات. |