Bana en dürüst versiyonunu verir, ben de biraz süsleyerek onlara aktarırım. | Open Subtitles | عندما تعطيني ذلك الرأي الصريح القاسي, أذهب وأذوقهم من لاذاعة هذا الرأي. |
Ama inanıyorum ki dürüst tartışmalar, arkadaşları daha samimi yapıyor. | Open Subtitles | ولكن أعتقد أن النقاش الصريح بين الأصدقاء يؤدي إلى مودة كبيرة بينهم |
Az konuda anlaşıyoruz ama bu tarz açık ve dürüst diyalogların gerekliliğinin farkına vardık. | Open Subtitles | نحن نتفق على القليل ولكن نحن نستطيع أن نتعرف على الحاجه الى هذا النوع من الحوار المفتوح و الصريح |
Skyler, sadece sana ne düşündüğümü Dürüstçe söyleme nezaketinde bulunmak istedim. | Open Subtitles | سكايلر، اريد ان تجاملي فقط في في رأيي الصريح. |
Skyler, sadece sana ne düşündüğümü Dürüstçe söyleme nezaketinde bulunmak istedim. | Open Subtitles | سكايلر، اريد ان تجاملي فقط في في رأيي الصريح. |
Bence insanlara, bize açıkça düşmanlık göstermedikleri için bahşiş veriyoruz. | Open Subtitles | أعتقد أننا نعطي البقشيش للناس الآن فقط لـ نُغيب العداء الصريح |
dürüst olmama izin var mı? Söylediğin şey hoşuma gitmezse canına okuyacağıma iznin olduğu sürece. | Open Subtitles | هل لي الاذن بالتعبير عن رأيي الصريح حول الأمر؟ |
Böyle dürüst olman firmamız için iyi birşey değil. | Open Subtitles | سلوكك الصريح هذا لن يكون مفيداً لشركتنا |
Ne de olsa ailemizdeki tek dürüst insan sensin. | Open Subtitles | أنتَ الرجل الصريح الوحيد في هذه العائلة |
Bu durumda gerekli olan şey dürüst konuşmaktı. | Open Subtitles | الحديث الصريح هو ما تطلبه الموقف فعلاً |
Bir konuda dürüst fikrini istiyorum. | Open Subtitles | أريد رأيك الصريح في موضوع. |
Tamam. Micheal hakkındaki dürüst düşüncelerin ne? | Open Subtitles | حسناً، اذن ما هو رايك الصريح بشأن (مآيكل)؟ |
dürüst yerliyi işaret etti. | Open Subtitles | مؤشرا الى الشجاع الصريح |
dürüst olan yalnız ben olamam. | Open Subtitles | الوحيد الصريح و الصادق |
dürüst olan sendin. | Open Subtitles | أنت َكنتَ الصريح. |
- Dürüstçe fikrini almak istedim. | Open Subtitles | .لقد أردتُ رأيكِ الصريح .لكنكِ لمْ تطلبي رأيي |
Şimdi Dürüstçe söyleyin. | Open Subtitles | لذا رجاءً أعطوني رأيكم الصريح. |
Fikrini Dürüstçe söyle. | Open Subtitles | اعطيني رأيكي الصريح |
Ülkedeki sağlık kuruluşları, suçlulardan organ toplama işinden hiç rahatsız olduğunu veya açıkça karşı olduğunu beyan etmedi. | Open Subtitles | لم تعرب الجمعيه الطبيه فى الدوله قط عدم الراحه او العداء الصريح لاعمال حصاد الاعضاء من المدانين. |
Ve bunu açıkça yazmış olduğu her iki senaryo aracılığıyla yapıyor. | Open Subtitles | ويقوم بهذا سواء عبر السيناريو الصريح المباشر الذي يكتبه |
Burayı özel kılan şey her şeyi açıkça tartışabilmekmiş. | Open Subtitles | وما جعل هذا المكان مميزًا هو الإحساس بالنقاش الصريح |