Küçük, tatlı, güzel sarışın. | Open Subtitles | .إنها تلك الفتاة الصغيرة الجميلة ذات الشعر الأشقر |
Mesela küçük tatlı yeğenimin, iğrenç kardeşimin akrabası olduğuna hala inanamıyorum. | Open Subtitles | مازلت لا أصدّق أنّ إبنة أخي الصغيرة الجميلة قريبة بشكل ما من أخي الصغير النتن. عليكِ نسيان العفن قليلا. |
Şu yolununu üzerindeki küçük şirin masanın üzerine bırakır mısın, yaşlı adam? | Open Subtitles | هلا وضَعتهَا على الطاولة الصغيرة الجميلة هناك وأنت في طريقك للخروج أيها العجوز ؟ |
Şu küçük şirin patateslere bakar mısın? | Open Subtitles | هلا نظرت إلى تلك أصابع البطاطس الصغيرة الجميلة ؟ |
Onu yakalayacağım, yakalayacağım... O güzel, küçük kızı yakalayacağım. | TED | سأحصل على ما أريد، سأحصل، سأحصل، سأحصل على تلك الفتاة الصغيرة الجميلة. |
Yoksa o küçük güzel eşin küçük çocuğunuzu lanet bir kaya parçası gibi, gölün soğuk ve karanlık sularının dibine yollayışımı izler. | Open Subtitles | وإلا سأجعل الزوجة الصغيرة الجميلة تراقب ولدك الصغير الجميل وهو يسقط كصخرة لعينة إلى قاع البحيرة السوداء الباردة |
Şefkatle ilgi duyduğum, küçük, sevimli bir çoban kız. | Open Subtitles | الراعية الصغيرة الجميلة التي أكن لها أهتمام خاصاً |
benim küçük güzellik kraliçem nasıl? | Open Subtitles | كيف حال ملكتي الصغيرة الجميلة ؟ |
Ayrıca, sen tam da düzeltmeye çalışırken hiçbir şeyin küçük tatlı ailenle aranı bozmasını istemezsin değil mi? | Open Subtitles | بالإضافة إلى أنك لا تود لأى شيء أن يعبث بعائلتك الصغيرة الجميلة أنت الآن تعمل على إصلاح الأمور ، أليس كذلك ؟ |
Kimin için çalışıyorsun, küçük tatlı kız? | Open Subtitles | لمن تعملين؟ أنتِ... أيتها البنت الصغيرة الجميلة. |
Lydia, küçük tatlı kıçını kaldır ve benimle dans et. | Open Subtitles | (ليديا)، ارفعي مؤخرتكِ الصغيرة الجميلة عن المقعد وارقصي معي حالًا. |
İşte, o küçük tatlı fotoğrafını da al, Yoldaş Pollack'a götür, ve onu büfenin isminin Ronal Reagan olması için ikna et. | Open Subtitles | خذ صورتك هذه الصغيرة الجميلة إلى كومراد بولوك ودعها توافق to naming the stand Ronald Reagan. |
Bu küçük şirin şeylere karşı koyamıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط لا أستطع مقاومة تلك الأشياء الصغيرة الجميلة. |
Sadece o küçük şirin ağızlarınızı kapalı tutun ve hepinizi kastediyorum, çok geçmeden her şey bitecek. | Open Subtitles | أغلقوا تلك الأفواه الصغيرة الجميلة فحسب وأنا أعنيكن جميعاً وقريباً، هذا الأمر سينتهي برمته. |
Bunlar 3. caddedeki küçük şirin fırından. | Open Subtitles | أجل، إنّها من المخبزة الصغيرة الجميلة في الشارع الثالث. |
Onu yakalayacağım, yakalayacağım... O güzel, küçük kızı yakalayacağım. | TED | سأحصل على ما أريد، سأحصل، سأحصل، سأحصل على تلك الفتاة الصغيرة الجميلة. |
Biliyorsunuz ki ölümsüzlüğü kazandığım zaman geri gelip sizin güzel küçük suratlarınızı parçalayacağım. | Open Subtitles | كما تعلمن، لحظة حصولي على الخلود فسأعود لسحق رؤوسكن الصغيرة الجميلة |
Kızlar, buraya gelin de şu güzel, küçük yavrucağa bir bakın. | Open Subtitles | فتيات , تعلن حالاً لرؤية هذه الصغيرة الجميلة |
Bize bu küçük güzel yaşamı getiren iki kişiyi. | Open Subtitles | إثنان أحضرا لنا تلك الحياة الصغيرة الجميلة |
O küçük, güzel şey; biri ona nasıl yapacağını öğretmeye karar verirse sesiyle kafatasını parçalara ayırabilir. | Open Subtitles | تلك المخلوقة الصغيرة الجميلة قادرة على تهشيم جمجمتك بصوتها إذا قرر أحد ما تعليمها ذلك. |
Bu küçük güzel taşları kendimi göçükten kurtarırken buldum. | Open Subtitles | هذه الحجارة الصغيرة الجميلة... التي عثرت عليها عندما كان... علي أن أحفر مخرجاً لنفسي |
Şu küçük sevimli kızı çok yakından izlemeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدكم أن تراقبوا عن كَثبْ ابنته الصغيرة الجميلة تلك. |
Bu ağaçla kaplı köprüleri seviyorum. Sanki küçük sevimli evlerin içinden geçiyormuşuz gibi. | Open Subtitles | أحب هذه الجسور المغطاة، الأمر أشبه بالقيادة عبر المنازل الصغيرة الجميلة |
- Oh, boktan selam benim küçük güzellik kraliçem. | Open Subtitles | - أوه, سيئة أهلاً يا ملكتي الصغيرة الجميلة |