Aslında, oldukça komik, büyükannem devamlı Lorraine'in benim için tamir ettiği küçük tatlı bir evden bahsederdi ve ben bunları hikaye zannederdim. | Open Subtitles | انه مضحك جدا في الحقيقة جدتي كانت تتحدث عنه دائما البيت الصغير الجميل الذى كانت لورين تعده لي وأنا أحزر أن إيرنست وجوليو هما المتحدثان |
Aslında, oldukça komik, büyükannem devamlı Lorraine'in benim için tamir ettiği küçük tatlı bir evden bahsederdi ve ben bunları hikaye zannederdim. | Open Subtitles | انه مضحك جدا في الحقيقة جدتي كانت تتحدث عنه دائما البيت الصغير الجميل لورين كانت تصفه لي وأنا أحزر أن إيرنست وجوليو هما المتحدثان |
Diğer yandan eğer köprünün şu tarafına yürürsek dün olduğumuz yere, küçük güzel papatya tarlasına varırız, sonra da... | Open Subtitles | ومن الناحية الأخرى إذا أخذنا الجسر الصغير الجانبي هناك، سنصل إلى الحقل الصغير الجميل المليء بالورود، حيث كنا بالأمس |
küçük güzel parmağıma bir elmas yüzük olabilir mi acaba? | Open Subtitles | خاتم ماسة مقطوع بالدّمعة ذلك يوضع هنا على إصبع يدي الصغير الجميل |
Evet. tatlı küçük şeyler. | Open Subtitles | صحيح , وبط فى قاع السفينة البط الصغير الجميل |
Kız, onu o güzelim parmağında oynatıyor. | Open Subtitles | لقد علّقته من طرف إصبعها الصغير الجميل |
Tahta kutu, patlayıcı yok. o güzel kafanı yorma sen. | Open Subtitles | صندوق خشبي، لا وجود لمتفجرات لا تقلق رأسك الصغير الجميل |
sevimli küçük kafanı şuradan geçiriver, bir tanem. | Open Subtitles | إلصق رئيسك الصغير الجميل خلال هناك، بيبي. |
Şu şirin küçük surata bir bak. | Open Subtitles | انظر لهذا الوجه الصغير الجميل |
Şu küçük tatlı şey.. | Open Subtitles | هذا الأمر الصغير الجميل |
Yoksa o küçük güzel eşin küçük çocuğunuzu lanet bir kaya parçası gibi, gölün soğuk ve karanlık sularının dibine yollayışımı izler. | Open Subtitles | وإلا سأجعل الزوجة الصغيرة الجميلة تراقب ولدك الصغير الجميل وهو يسقط كصخرة لعينة إلى قاع البحيرة السوداء الباردة |
Her zaman o küçük güzel kafanı olmaması gereken yerlere sokuyorsun. | Open Subtitles | دائماً ما تحشرين رأسك الصغير الجميل حيث لا ينتمي |
Şu küçük, güzel, cam yunus biblosunu görüyor musun? | Open Subtitles | أترين تمثال الدولفين الزجاجي الصغير الجميل هذا؟ |
Uzaklara uç tatlı, küçük kuş! | Open Subtitles | طير بعيداً , أيها الطير الصغير الجميل طير بعيداً , وكن حراً |
Senin o tatlı küçük ağzından çıkmasını istediğim cümleler sadece... | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذى أريد سماعه من هذا الفم الصغير الجميل الذى تملكه |
- Ooh, ooh. Sevimli, tatlı küçük şey. | Open Subtitles | أيها الصغير الجميل. |
Kız, onu o güzelim parmağında oynatıyor. | Open Subtitles | لقد علّقته من طرف إصبعها الصغير الجميل |
Yoksa oğlunu ip zulamızın içindeki en kötü en acı verdirici iple o güzelim boynundan asarız. | Open Subtitles | غير ذلك، سنأخذ ابنك ونربط .. عنقه الصغير الجميل بقطعةمنالحبلالخشنالتي أحضرناها.. من حبالنا المخزونة ... |
Birazdan hareme geliyorum. Sen o güzel kafanı siyasetle yorma. | Open Subtitles | لا تشـغلي ذهنكِ الصغير الجميل حول السـياسـة |
Hiç şansın yok, evlat o sevimli küçük dalganla bile. | Open Subtitles | ليس لديك أي فرصه معها، يا ولد ولا حتى مع ذلك العضو الصغير الجميل الذي لديك |
Şu şirin küçük bebeğe bak, Diego. | Open Subtitles | أنظر لذلك الصغير الجميل دييغو |