Tom sadece küçük popolu ve uzun delikli kızlarla çıkar. | Open Subtitles | توم يواعد فقط الفتيان ذات العقب الصغير و الشق الطويل، |
Ve Aurora oyun oynamaya, küçük hedefi bulmaya ve istediği, aşerdiği portakal suyunu almaya devam etti. | TED | و أورورا كانت تواصل اللّعب، تواصل البحث عن الهدف الصغير و تتحصّل على عصير البرتقال الذي تريده بشدة. |
Bu bizim küçük takımımız için zevk için yapılan bir iş, ve umarız ki bu çocuklara evreni keşfetme ve öğrenme açısından ilham verir. | TED | إنه عمل بدافع الحب نقوم به مع فريقنا الصغير و نحن نأمل بحق، أن يلهم هذا المشروع الأطفال ليستكشفوا و يتعلموا عن الكون. |
Senin böcek gibi küçük köylü aklının çıplaklığı sevmediğini hatırlamam lazımdı. | Open Subtitles | كان يجب أن أتذكر بأن عقلك الصغير و المريض لا يتحمل أن أتعرى |
küçük yeğenimi göreceğim ve sonra seni akşam ararım. | Open Subtitles | سأرى بشأن ابن أختي الصغير و سأتصل بكِ في المساء، سنسوّي الأمر |
Kardeşlerim. Delen Ayı, küçük Geyik ve Mısır Kadın. Sanırım buradalar. | Open Subtitles | "أخواتي "الدب الحفار"و الآيل الصغير" و "المرأة الذرة أعتقد أنهم هنا |
küçük siyah bir defterim var, şiirlerim içinde bir çantam var, diş fırçam ve tarağım içinde! | Open Subtitles | اخرجت كتاب شعري الأسود الصغير و وضعت بحقيبة فرشاة أسناني وأمشاط لي |
O küçük köprüye geldiğinde, bile bile korkuluklara bindirmiş. | Open Subtitles | لقد قالت أنه قد جاء إلى ذلك الجسر الصغير و أنه بهدوء متعمد قد إصطدم بسياج الجسر |
Pahalı ipekler içinde hayvanları yönlendiren küçük, zayıf insanlar. Bana Maris'i hatırlatıyorlar. | Open Subtitles | ذو الحجم الصغير و يرتدون اللباس الحريري غالي الثمن , يقودون الخيول .. |
Doğru ve düzgün olduğuma dair bir emare olarak, sana küçük sırrımdan bahsedeceğim ve böylece tekrar yola girmiş olacağım, değil mi? | Open Subtitles | لِذا كإشارةٍ أني في الطريق السليم سأُخبركَ بسرِّي الصغير و عِندها |
Kontrol altında artık, ama Rottweilerınız küçük köpeğinize sürtünüyordu. | Open Subtitles | لقد سيطرنا على الأمر الآن ولكن كلبك كان يضاجع كلبك الصغير و العكس |
Hoşçakal küçük bebiş, seni çok seviyorum. | Open Subtitles | إلى اللقاء يا طفلي الصغير و أنا أحبك كثيراً |
Ben kazanırsam kendi küçük deliğine döneceksin... ve bu takımda yerin olmadığını anlayacaksın. | Open Subtitles | و اذا كسبت انا , تتراجع انت الي جحرك الصغير و تتذكر مكانك وسط كل هذا |
"Bu kusursuz, küçük, tutku dolu restoranda yemek yemek... | Open Subtitles | تناول الطعام فى هذا المطعم الصغير و الرومانسى |
küçük bir kız gibi, küçük bir elbise içinde küçük saddle ayakkabısıyla, küçük örgülü saçıyla.* | Open Subtitles | كفتاة صغيرة مرتدية فستاناً صغيراً و حذاؤها المدرسي الصغير و ضفائرها الصغيرة |
O küçük gezene gittin ve beni aramadın demek? | Open Subtitles | لقد ذهبت إلى هذا الكوكب الصغير و لم تتصل بى ؟ |
Bunlar büyük olasılıkla o küçük elemanın hayattaykenki son resimleri. | Open Subtitles | إنها على الأغلب الصور الأخيرة لهذا الصبي الصغير و هو على قيد الحياة |
Aşçı, küçük Hitler, Üçkağıtçı Nook ve daha önce görmediğim biri. | Open Subtitles | الطباخ و هتلر الصغير و نووك ذا رووك و شخص لم أره من قبل |
Eğer, birşeye ihtiyacın olursa, bu küçük zili çalarsın, ben de hemen gelirim. | Open Subtitles | إن احتجتِ شيئاً رني الجرس الصغير و سآتي فوراً |
İnsanların hep savaşın ne kadar korkunç olduğundan bahsettiğini duyarsınız ama küçük kirli bir gerçek var ki, o da eğer sadece haberini yapıyorsanız savaşın da kendine has parlak bir yüzü vardır. | Open Subtitles | طوال الوقت تسمع الناس يتحدثون عن هول الحروب و لكن السر الصغير و الدنئ هو أنك لو كنت مراسلاً إخبارياً تغطى تلك الحروب |