"الضعيف" - Translation from Arabic to Turkish

• Zavallı
• zayıfları
• zayıfı
• küçük
• güçsüz
• kırılgan
• aciz
• pısırık
• korkak
• zayıflar
• savunmasız
• Mala
• ince
• cılız
• hassas

cılız, Zavallı şeytandan bahsediyorduk.
بالحديث عن الشيطان الطويل الضعيف و المسلح

Zavallı şairi hiç göz önünde bulundurmaz.
ولا يوجد لدية ادنى اهتمام تجاة . الكلام الضعيف

En dipleri karıştırıp, zayıfları gençleri ve hastaları bulup, onları mı gönderiyorsunuz?
انت تفتش حتي القاع لتجد الضعيف الصغير و المريض لترسلهم الي هناك؟

Güçlü daima zayıfı yer.
إنّه قانون الطبيعة من الرعد القوي يأكل الضعيف دائماً

küçük ve savunmasız arıları sömürerek rolünüze çalışıp repliğinizi ezberlemekten yırtmak mı, efendim?
تستغل النحل الصغير الضعيف لكي لا تضطر للتمرن على دورك وحفظ نصك، سيدي؟

küçük, güçsüz bebeğe bakın. Aptalsın, seni aptal, güçsüz bebek.
انظروا للطفل الضعيف ، أنت غبيّ ، أيها الطفل الضعيف الغبي

Onları, kendi kişiliğimizin kırılgan yanlarını desteklemek için kullanıyor oluruz.
كما لو أننا نستعملهم كقطع غيار لدعم شعورنا الضعيف نحو ذواتنا.

Sanırım Zavallı çocuğu içinde bulunduğu sefillikten kurtarmalıyız. Değil mi?
و أعتقد أن علينا أن نخرج الفتى الضعيف من مأساته, أليس كذلك ؟

Wendy meraklıları televizyondaki lezbiyenlerden tutun da Zavallı ve yaşlı yarım milyon protestan kadını temsil ediyor.
وهي تمثل نصف مليون امرأة إنجيلية مهتمات بقضايا تتراوح بين السحاقيات في التلفزيون، وداروين العجوز الضعيف.

En yavaş kürekçiler, en zayıfları, takımdan çıkarılacaklar.
هناك المجذف الأبطء ، والمجذف الضعيف ، وسيطردون من الفريق.

zayıfları dövüyor ve etrafta bu dağları ben yarattım edasıyla dolaşıyorlar.
انهم يعتدون على الضعيف, ويعتقدون انهم اسياد العالم

Güçlü olan zayıfı avlıyordu, adalet yoktu, birlik yoktu, kanun yoktu.
القوي يأكل الضعيف , لا يوجد عدالة لا يوجد وحدة , لا يوجد قانون

Mükemmel bir oyun olacak, küçük bir çocuktan ekmeği çalar gibi.
سوف تكون لعبة رائعة مثل السرقة والخبز من الولد الصغير الضعيف

Zayıf ve güçsüz olmaktan Ne geçiyor elinize?
الذي تُصبحُ مِنْ أنْ تَكُونَ الضعيف والضعيف؟

Uzayın karanlığını görebilirsiniz, Dünyanın eğiminden kırılgan gezegenimiz aşağıda
يمكنكم رؤية ظلمة الفضاء وانحناء الأرض، الكوكب الضعيف في الأسفل.

Zayıf ve aciz bir mahluğum, sadece aşağılık işlerde zekiyim, dünya işlerine dalmış, kendi zevk ve rahatını arayan biriyim.
فأنا المخلوق الضعيف الضئيل، ولا يسعفني الذكاء إلا بالأمور الصغرى والدنيوية سعيا وراء راحتي ومتعتي

Şayet o pısırık hiç canavar görmediyse elbette ayakkabısını atıp sansar gibi koşacaktı.
إعتقدت أن هذا الضعيف ...لو رأى وحشاً فإنه ربما يبلل سرواله و يجرى كالفئران

Beni 3 yıl önce terk edip giden aynı güçsüz, korkak adamı görüyorum.
أرى نفس الجبان الضعيف الذي تركني منذ ثلاث سنوات

zayıflar, güçlü olana sırt çevirmişse biz de bu olanları telafi edeceğiz.
الضعيف سينقلب ضد القوي سنهدم كل ما بنيناه

Ve Mala vuramayan hancı hikayesi de böylelikle mutlu sonla bitti.
وهكذا تنتهي قصة ساقي الحانة الضعيف جنسياً

Kyak'ın ince vücudu, yolculuk başlamadan fok balığı derisiyle örtülü olmalıdır.
ينبغي تغطية الإطار الضعيف للـ "كاياك" بجلد الفقمة قبل الشروع بالرحلة.

Bence romantik, yaratıcı, hassas tarafını görmek ilginç olur.
هو سَيَكُونُ مثيرَ جداً إذا كان هناك هذا الرومانسيِ الكاملِ، الجانب الضعيف المبدع إليه.