Onlar ışığa doğru gitmeyi reddederler ışık onları ne kadar çok isterse istesin. | Open Subtitles | يُقاومونَ دُخُول ذلك الضوءِ على أية حال الضوء يُريدُهم بشدّة |
Uzun zaman karanlıkta yaşadıktan sonra, küçük bir ışık pırıltısı başınızı döndürebilir. | Open Subtitles | بعد معيشة في الظلامِ لمدّة طويلة... لَمْحَة الضوءِ يُمْكِنُ أَنْ تَجْعلَكي دائخة. |
-gözleri takıldığı için ışığa doğru ufak kanatlarını açıp uçmalılar ha | Open Subtitles | إقتلْهم كُلّهم هيفردو أجنحتهم الصَغيرة ويطِيرُو إلى الضوءِ. |
Işığın gölgesi nasıl da boynuna vuruyor da gözlerini ortaya çıkartıyor. | Open Subtitles | نقطة الضوءِ في ظِلِّ الرقبةِ تَقُودُ العينَ |
Kameranın kırmızı ışığı yandığında duyduğum heyecan... | Open Subtitles | التسرع عندما ذلك الضوءِ الأحمرِ الصَغيرِ على آلةِ التصوير تَفْتحُ. |
Şu anda o çocuk bütün bunları temsil ediyor ve nihayet onları almaya gelen gerçek ışıktan uzaklaşmalarına neden oluyor. | Open Subtitles | الآن، إنها أقرب شئ لهذا و هذا إنشغال مريع عن الضوءِ الحقيقيِ |
O ışıkta durmadan geçtim, çünkü karımla kavga etmiştim. | Open Subtitles | أنا نَفختُ ماضياً ذلك الضوءِ لأن تَشاجرتُ مَع زوجتِي. |
Hepsi "O kıyafetin içinde çok güzel görünüyorsun." "Bu ışık altında çok güzel görünüyorsun." | Open Subtitles | هو كُلّ، "أنت جميل في ذلك اللباسِ." "تَبْدو جميلَ في هذا الضوءِ." |
Ama sonra, birden öyle görünüyor ki sanki o ışık şuaları için ödenmesi gereken bedel adeta rezaletmiş. | Open Subtitles | .... لكن فجأة يَبْدو كما لو أن السعر الذي يَجِبُ أَنْ يُدْفَعَ لهذا الشعاعِ مِنْ الضوءِ |
Mercanlara fazlasıyla ışık ulaşabilir ki bu yaşamsaldır. | Open Subtitles | الكثير مِنْ الضوءِ يُمْكِنُ أَنْ يَصلَ للمرجانَ , الذي هو حيويُ , |
Ayrıca ışık da gerekli olurdu. | Open Subtitles | وهو كَانَ سَيَحتاجُ بَعْض الضوءِ. |
"Karanlıkla ışık arasındaki bir kesişme dünyaya felaket getirecek." | Open Subtitles | "تقاطعُ الضوءِ والظلام سوف يجلب الكوارث على هذهِ الأرض" |
O aşağıdaki ışık da ne öyle? | Open Subtitles | ما ذلك الضوءِ هناك؟ |
Gözler, ışığa kıyasla önemli değildir. | Open Subtitles | العيون لَيستْ مهمةَ بالمقارنة مع الضوءِ. |
Bir gün hepimiz bu karanlıktan geçmek zorunda kalacağız ve ışığa ulaşacağız. | Open Subtitles | يوم ما يَجِبُ أَنْ نعبر خلال هذا الظلام ووصولا إلى الضوءِ. |
Yeşil ışığa 11 dakika kaldı. | Open Subtitles | تبقى 11 دقيقةَ على الضوءِ الأخضرِ. |
Işığın bir kuantum olduğu görüşü çılgınlık olarak görüldü. | Open Subtitles | الفكرة ان الضوءِ يمكن أَن يكون كمّي بدت جنونية. |
Işığın ve mevsimlerin değişimini yakalamış. | Open Subtitles | أَسْر التغييرِ في الضوءِ وفصول. |
Işığın içinde huzur ve sükûnet var. | Open Subtitles | هناك السلام والصفاء في الضوءِ |
Asla ışığı göremezsin! | Open Subtitles | لَنْ تَكُوني أبدا قادرة على رُؤية الضوءِ. |
"Onlar sadece basit bir ışıktan korkan çukura doğru bakarlar." | Open Subtitles | بأنّه الذي يَبْدو أمامي جداً إلى الهاوية ببساطة خائفة من الضوءِ. |
Özür dilerim bayan. Kırmızı ışıkta geçtiniz. | Open Subtitles | أعذرْني , ma'am, رَأيتُ بأنّك تَعْبرُ ضدّ الضوءِ. |
Minik ışığım | Open Subtitles | هذا الضوءِ الصَغيرِ لي |