"الضوءِ" - Translation from Arabic to Turkish

    • ışık
        
    • ışığa
        
    • Işığın
        
    • ışığı
        
    • ışıktan
        
    • ışıkta
        
    • ışığım
        
    Onlar ışığa doğru gitmeyi reddederler ışık onları ne kadar çok isterse istesin. Open Subtitles يُقاومونَ دُخُول ذلك الضوءِ على أية حال الضوء يُريدُهم بشدّة
    Uzun zaman karanlıkta yaşadıktan sonra, küçük bir ışık pırıltısı başınızı döndürebilir. Open Subtitles بعد معيشة في الظلامِ لمدّة طويلة... لَمْحَة الضوءِ يُمْكِنُ أَنْ تَجْعلَكي دائخة.
    -gözleri takıldığı için ışığa doğru ufak kanatlarını açıp uçmalılar ha Open Subtitles إقتلْهم كُلّهم هيفردو أجنحتهم الصَغيرة ويطِيرُو إلى الضوءِ.
    Işığın gölgesi nasıl da boynuna vuruyor da gözlerini ortaya çıkartıyor. Open Subtitles نقطة الضوءِ في ظِلِّ الرقبةِ تَقُودُ العينَ
    Kameranın kırmızı ışığı yandığında duyduğum heyecan... Open Subtitles التسرع عندما ذلك الضوءِ الأحمرِ الصَغيرِ على آلةِ التصوير تَفْتحُ.
    Şu anda o çocuk bütün bunları temsil ediyor ve nihayet onları almaya gelen gerçek ışıktan uzaklaşmalarına neden oluyor. Open Subtitles الآن، إنها أقرب شئ لهذا و هذا إنشغال مريع عن الضوءِ الحقيقيِ
    O ışıkta durmadan geçtim, çünkü karımla kavga etmiştim. Open Subtitles أنا نَفختُ ماضياً ذلك الضوءِ لأن تَشاجرتُ مَع زوجتِي.
    Hepsi "O kıyafetin içinde çok güzel görünüyorsun." "Bu ışık altında çok güzel görünüyorsun." Open Subtitles هو كُلّ، "أنت جميل في ذلك اللباسِ." "تَبْدو جميلَ في هذا الضوءِ."
    Ama sonra, birden öyle görünüyor ki sanki o ışık şuaları için ödenmesi gereken bedel adeta rezaletmiş. Open Subtitles .... لكن فجأة يَبْدو كما لو أن السعر الذي يَجِبُ أَنْ يُدْفَعَ لهذا الشعاعِ مِنْ الضوءِ
    Mercanlara fazlasıyla ışık ulaşabilir ki bu yaşamsaldır. Open Subtitles الكثير مِنْ الضوءِ يُمْكِنُ أَنْ يَصلَ للمرجانَ , الذي هو حيويُ ,
    Ayrıca ışık da gerekli olurdu. Open Subtitles وهو كَانَ سَيَحتاجُ بَعْض الضوءِ.
    "Karanlıkla ışık arasındaki bir kesişme dünyaya felaket getirecek." Open Subtitles "تقاطعُ الضوءِ والظلام سوف يجلب الكوارث على هذهِ الأرض"
    O aşağıdaki ışık da ne öyle? Open Subtitles ما ذلك الضوءِ هناك؟
    Gözler, ışığa kıyasla önemli değildir. Open Subtitles العيون لَيستْ مهمةَ بالمقارنة مع الضوءِ.
    Bir gün hepimiz bu karanlıktan geçmek zorunda kalacağız ve ışığa ulaşacağız. Open Subtitles يوم ما يَجِبُ أَنْ نعبر خلال هذا الظلام ووصولا إلى الضوءِ.
    Yeşil ışığa 11 dakika kaldı. Open Subtitles تبقى 11 دقيقةَ على الضوءِ الأخضرِ.
    Işığın bir kuantum olduğu görüşü çılgınlık olarak görüldü. Open Subtitles الفكرة ان الضوءِ يمكن أَن يكون كمّي بدت جنونية.
    Işığın ve mevsimlerin değişimini yakalamış. Open Subtitles أَسْر التغييرِ في الضوءِ وفصول.
    Işığın içinde huzur ve sükûnet var. Open Subtitles هناك السلام والصفاء في الضوءِ
    Asla ışığı göremezsin! Open Subtitles لَنْ تَكُوني أبدا قادرة على رُؤية الضوءِ.
    "Onlar sadece basit bir ışıktan korkan çukura doğru bakarlar." Open Subtitles بأنّه الذي يَبْدو أمامي جداً إلى الهاوية ببساطة خائفة من الضوءِ.
    Özür dilerim bayan. Kırmızı ışıkta geçtiniz. Open Subtitles أعذرْني , ma'am, رَأيتُ بأنّك تَعْبرُ ضدّ الضوءِ.
    Minik ışığım Open Subtitles هذا الضوءِ الصَغيرِ لي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more