| Bu tünelde belki de sahip oldukları tek ışık içlerindedir. | Open Subtitles | و في ذلك الكهف .. الضوء الوحيد لديهم هو ضوءهم الداخلي |
| Bu tünelde belki de sahip oldukları tek ışık içlerindedir. | Open Subtitles | و في ذلك الكهف .. الضوء الوحيد لديهم هو ضوءهم الداخلي |
| Kilometrelerce boyunca gördüğüm tek ışık sizinkiydi. | Open Subtitles | وأنت كنت الضوء الوحيد الذي رأيته على بعد أميال |
| Bazıları der ki, kalede parlayıp bir zamanların güçlü kralının gölgesini ortaya çıkaran tek ışık çocuğu için ayırdığı odadan gelirmiş. | Open Subtitles | يقول البعض ان الضوء الوحيد الذي يضىء بالقلعة اَخر ضوء لظل الملك العظيم بغرفته من أجل طفله |
| Bu iğrenç, perişan edici evlilik batağından korumak için uğraştığım tek şey, tek kişi, bu umutsuz karanlık içindeki tek ışık! | Open Subtitles | الشئ الوحيد ، الإنسان الوحيد الذى حاولت حمايته لأرفعه فوق وحل هذا الزواج الخسيس السحيق الضوء الوحيد فى ظلام زواجنا ، ابننا |
| Bildiğim tek ışık, sensin. | Open Subtitles | فأن أنت الضوء الوحيد الذي عرفته .. |
| Koridorlardaki tek ışık kaynakları gaz lambaları. | Open Subtitles | محدقاً في مصدر الضوء الوحيد في الرواق |
| Karanlık dünyamı aydınlatan tek ışık huzmesi orasıydı. | Open Subtitles | كانت شعاع الضوء الوحيد في عالمي المظلم. |
| tek ışık kaynağı oradaki yaşlı çalışan yada bekçilik yapan ve sütyeninin (brassiere) başınında oturan adamdan geliyordu. | Open Subtitles | و الضوء الوحيد كان صادرا من قبل رجل عجوز أو حارس ليلي يجلس أمام (حمالة صدر)! |
| tek ışık - çalan radyom | Open Subtitles | الراديو هو الضوء الوحيد |
| "Ve ay görebileceğimiz tek ışık olduğunda." | Open Subtitles | "عندما يكون القمر هو الضوء الوحيد" |
| "Ve ay görebileceğimiz tek ışık olduğunda." | Open Subtitles | "عندما يكون القمر هو الضوء الوحيد" |
| Etraftaki tek ışık buradan geliyordu. | Open Subtitles | انت كنت الضوء الوحيد |
| "Ve ay görebileceğimiz tek ışık olduğunda." | Open Subtitles | "والقمر هو الضوء الوحيد" |
| "Ve ay görebileceğimiz tek ışık olduğunda." | Open Subtitles | "والقمر هو الضوء الوحيد" |