"الضوئي" - Translation from Arabic to Turkish

    • ışın
        
    • ışık
        
    • fotosentez
        
    • tarayıcı
        
    • tarama
        
    • Tarayıcıyı
        
    • tarayıcısı
        
    • fotosentezin
        
    • taraması
        
    • fotik
        
    • taramayı
        
    • FTL
        
    • tara
        
    • isik
        
    • biyometrik
        
    Açıkça belli ki aramızdaki bu mücadele Güç hakkındaki bilgimizle değil ışın kılıcı yeteneklerimizle sonuca bağlanacak. Open Subtitles يبدو أن مصير هذا التحدي لن يتقرر من خلال معرفتنا بالقوة بل من خلال براعتنا في استعمال السيف الضوئي
    Çünkü sen ışın kılıcınla düşünürken, ben gözlem yaparım. Open Subtitles لاني قمت ببعض الملاحظات بينما كنت تفكر في سيفك الضوئي
    Anahtarı açtığınızda ışık yanıyor. TED وعندما تضع المفتاح الضوئي في وضع التشغيل.
    fotosentez olayını modifiye ederek güneş ışığı kullanarak hidrojen üretmeye çalışıyoruz. TED نحن نحاول تعديل التركيب الضوئي لإنتاج الهيدروجين مباشرة من ضوء الشمس.
    Bu fotonlar daha sonra tarayıcı duvarlarındaki bir dizi eşleştirilmiş radyasyon dedektörünü etkiler. TED تؤثر هذه الفوتونات على مجموعة من الكاشفات المشعّة المقترنة في جدران الماسح الضوئي.
    Ve o gördüğün kutuda da floresan tarama spektrometresi denen bir makine varmış. Open Subtitles والصندوق الذي رأيتيه هو شيء يدعى ومضان المسح الضوئي جهاز قياس الطيف الداخلي
    Bir hırsız ışın kılıcımı çaldı, ve ona sadece birkez baktım. Open Subtitles لص قام بسرقة سيفي الضوئي وفقط لمحته بنظرة سريعة
    En azından ışın kılıcının yerini biliyorsun. Open Subtitles حسناً، على الأقل الآن تعرفي مكان سيفك الضوئي
    Birilerinin ışın kılıcının ellerinde ölmesinden ölümlerinden dolayı suçluluk duymaktan endişe ediyor, acele davranıyorsun. Open Subtitles أنت قلقة من أن يموت الناس على يد سيفك الضوئي وإنك ستكوني مسئولة عن موتهم وكأنك أنتِ من ستقومي بالضربات
    Bu ışın kılıcı eski cumhuriyetin çöküşü sırasında atalarım tarafından Jedi Tapınağınızdan çalınmıştı. Open Subtitles هذا السيف الضوئي قد تم سرقته من معبد الجيداي من قبل اسلافي خلال انهيار الجمهورية القديمة
    Retinamız çok küçük bir enerji aralığıyla, ışığa duyarlıdır ve o ışık aralığına, görünür ışık deriz. TED شبكية العين حساسة فقط للضوء ذي الطاقة المنخفضة لذلك فنحن نسمّي ذلك المجال الضوئي بالضوء المرئي.
    Bir gök bilimci olarak ışık kirliliğinin ne boyutta olduğunu gece gökyüzünde gördüğüm yıldızların parlaklıklarına bakarak söyleyebilirim. TED كعالمة فلك، أستطيع القول في الواقع كيف أن هذا التلوث الضوئي سيئ من خلال النجوم اللامعة التي أستطيع رؤيتها في السماء.
    Bu, ışık kirliliğinin bütün bir ekosistem üzerinde nasıl bir domino etkisi yaratabileceğinin küçük, basit bir örneği. TED هذا مجرد مثال واحد صغير وبسيط في، كيف يمكن للتلوث الضوئي إطلاق عنان التأثير المتواصل على النظام البيئي ككل.
    Yaklaşık bir milyar yıl önce, antik bitkiler fotosentez yeteneklerini hücrelerine minik planktonlar katarak elde ettiler. TED منذ مليار سنة، حصلت النباتات على قدرة التركيب الضوئي من خلال إدماج عوالق صغيرة في خلاياها.
    Oldukça sağlam küçük fotosentez makinesi gibiler. TED إنهم حقاً آلات التمثيل الضوئي الصغيرة الهزيلة.
    Ama bitkiler ve fotosentez olmasa hiç oksijen olmazdı, neredeyse hiç. TED ولكن دون نباتات وأحياء تقوم بالتركيب الضوئي لن يكون هناك أكسجين فعليا, لا أكسجين في الغلاف الجوي
    tarayıcı, iki ayna vasıtasıyla ışınların düşey ve yatay açılarını hesaplayıp kesin x, y ve z koordinatlarını belirler. TED يحسب الماسح الضوئي باستعمال مرآتين زوايا الشعاع الأفقية والعمودية، مقدّما احداثيات طول وعرض وارتفاع دقيقة.
    Bak. Bu devletin kullandığı biyometrik tarayıcı. Open Subtitles أنظر، أنه الماسح الضوئي لتحديد الهوية لدي الحكومة
    Günümüzde bir tarama 800 kitap ya da 20 gigabayt yer tutuyor. TED فالمسح الضوئي اليوم يمكن أن يعالج ما يعادل 800 كتاب ، أو 20 ميغابايت.
    Burada gördüğünüz gibi, Tarayıcıyı yakın mesafeye götürüp kullanmak için özel bir düzenek yapmamız gerekli oldu. TED وكما ترون هنا، كان يجب أن نطور رافعة خاصة لجعل الماسح الضوئي قريبا من الأشخاص.
    Arabanın yerini belirlemek için vinç konuna bir ısı tarayıcısı yerleştirdik. Open Subtitles نحن الثابتة الماسح الضوئي الحراري على ذراع رافعة لتحديد موقع السيارة.
    Bu fotosentezin, karbon-dioksiti şekere dönüştürdüğü asıl andır. Open Subtitles هذه هي اللحظة الفعلية الذي يحول فيها التمثيل الضوئي ثاني أكسيد الكربون إلى سكر.
    Hafıza kullanımının olduğu yerde terminal taraması yapılıyor. Open Subtitles الضوئي لمحطات حيث الذاكرة الاستخدام وفيروس حجم المباريات.
    Kaptan, fotik sonar deliğin kapandığını gösteriyor. Open Subtitles كابتن، قراءات السونار الضوئي تشير إلى أن الكوه تُغلق
    - Onu sabit tut ki taramayı yapayım. Open Subtitles أبقيه ثابتاً فقط حتى يُمكنني إجراء المسح الضوئي
    FTL'den çıktığımızı gördüm. Orada ilginç bir şey var mı? Open Subtitles أرى أننا خرجنا من المسار الضوئي هل من أمر مثير هناك؟
    Yakınlaş ve benim için bir rahip tara. Open Subtitles أقترب أكثر وقم بعملية المسح الضوئي لي, وأخبرني أيهم ليس مثل الأخرين؟
    Bunu ucurum boyunca savurur ve bir isik huzmesi yapardi, ve bu isik huzmesinin uzerinden hizlica kacardi. TED فيرمي بسيفه الضوئي عبر الهاوية، ليكون شريطا من الضوء، فيركض بعد ذالك إلى الضفة الأخرى فوق شريط الضوء.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more