Sağa sola ateş etmeyi bırakırsanız memnun olurum, memur bey. | Open Subtitles | أنا أُقدّرُه إذا أنت فقط تَوقّفتَ عن الضَرْب الأشياء، ضابط، مع ذلك : |
Binbaşı, neye ateş ettiğimizi bile bilmiyoruz. Avcı'ları geri çağır. | Open Subtitles | الرائد، نحن لا نَعْرفُ حتى ما نحن الضَرْب. |
İhtiyaç olduğunda ateş edebilmektir, edememek değil... | Open Subtitles | الذي يَضْربُ سريع جداً، a شرطي الذي لا يَستطيعُ الضَرْب عندما يَحتاجونَ إلى. |
Aslında ateş etmek istemedi. | Open Subtitles | هو لَمْ يَقْصدْ الضَرْب. |
Aslında ateş etmek istemedi... | Open Subtitles | هو لَمْ يَقْصدْ الضَرْب... |
Aslında ateş etmek istemedi! | Open Subtitles | هو لَمْ يَقْصدْ الضَرْب! |