O, temelinde, içinden doğal dünyanın güzelliklerinin çok daha zengin görüldüğü bir penceredir. | TED | إنها، في جوهرها، نافذة يبدو العالم الطبيعي من خلالها أكثر ثراءً. |
Hidrolik kırılma böyle olur, yerin içinden bu şekilde doğal gaz çıkarılır. | TED | هكذا يعمل التكسير لاستخراج الغاز الطبيعي من عمق الأرض |
Buradan çıkardığımız: Geçmiş binlerce yılda doğal olan şey gezegenin soğuyor olduğuydu. | TED | ولكن هنا ما نستطيع أن نقول : ما هو الطبيعي من آلاف من السنين الماضية هو أن هذا الكوكب كان هادئاً. |
Herkesin iyiliğine olacağını düşündüğünüz şüpheli sezgileriniz adına birinin en doğal medeni haklarını elinden almamı istiyorsunuz, bu mudur? | Open Subtitles | حقه المدني الطبيعي من أجل احساس غامض إلهي، هل هذا هو الغاية منه أيها السادة؟ |
Herkesin iyiliğine olacağını düşündüğünüz şüpheli sezgileriniz adına birinin en doğal medeni haklarını elinden almamı istiyorsunuz, bu mudur? | Open Subtitles | حقه المدني الطبيعي من أجل إحساس غامض إلهي، هل هذا هو الغاية منه أيها السادة؟ |
Bu; doğal seleksiyonun, hayvanları okyanustan çöle, her türlü çevreye uygun inşa etmesine imkan verdi. | Open Subtitles | لقد مكن الانتخاب الطبيعي من بناء حيوانات مناسبة لكل أنواع البيئات من المحيط إلى الصحراء |
Daha önce bu noktada bulunmuş iki insan arasındaki doğal tepki. | Open Subtitles | الحذر الطبيعي من شخصين الذين لقد كنا هنا من قبل. |
Bu yüzden doğal olarak bana göre yeteneklerim ve yeterince tecrübem olup olmadığı konusunda ara sıra şüphelerim oluyordu. | Open Subtitles | فمن الطبيعي , من وجهة نظري بعض الأوقات أشك بقدراتي هل لدي الخبرة الكافية |
Genetik malzeme olmadan bile doğal çevrede evrimin gerçekleşebileceğini bulduğumuz için çok heyecanlıyız. | Open Subtitles | و لهذا السبب نحن مُتحمسون بالفعل لأنه بإمكاننا إظهار أن التطور يُمكنه الحدوث في العالم الطبيعي من دون المادة الوراثية. |
Havanın doğal frekansında titreştiğinde vücudun ve hücrelerin uyarılmış bir duruma geçer ve bu da nesnelerin içinden geçmene olanak sağlar. | Open Subtitles | راقب. عندما يهتز على التردد الطبيعي من الهواء، و جسمك، والخلايا الخاصة بك، سيكون في حالة مثارة |
Bildiğiniz üzere geçen yüzyılda dünyayı yaklaşık 1 santigrat derece ısıttık. ve kaydın doğal olan kısmında son yüzyılda gördüğümüze benzer bir durum yok. | TED | تعلمون، نحن رفعنا درجة حرارة العالم بحوالي درجة مئوية واحدة في القرن السابق، ولا يوجد شيء في الجزء الطبيعي من هذا السجل الذي يشبه ما شهدناه في القرن الماضي. |
Gergin olmak son derece doğal. | Open Subtitles | القلق ببعض تشعرا أن الطبيعي من |
Bilimsel ilerlemeler, özellikle potansiyel olarak hayat kurtarabilecek olanlar, bazen oralarda bir yerlerde onu keşfetmemiz için bekler. Örneğin evrilmiş, birikmiş insana dair hikâyelerde veya çevremizdeki doğal yaşamda gözlemlediğimiz zamana karşı test edilmiş uyarlamalarda. | TED | فتح علمي، النوع الذي من الممكن أن ينقذ الأرواح، يمكن في بعض الأحيان أن يكون راقدًا هناك في العراء من أجلنا حتى نكتشفه، في الجسم المتطور المتراكم لحكاية الإنسان، على سبيل المثال، أو في التأقلم المجرب زمنيًا الذي نلاحظه في العالم الطبيعي من حولنا. |
Bu, olgunlaşmanın doğal bir aşaması. | Open Subtitles | إنه الجزء الطبيعي من نضجنا |
İçerisi harika bir şekilde serindi, devasa termal kütlesi, havanın doğal ısı yayımının oculus ile ile havaya yükselmesi ve binanın tepesinde rüzgâr estiğinde Venturi etkisi sebebiyle. | TED | كان باردا بصورة رائعة من الداخل بسبب كتلته الحرارية الضخمة، الحمل الحراري الطبيعي من الهواء يرتفع عاليا من خلال الأكيلوس (فتحة السقف)، وتأثير فنتوري عندما تهب الرياح عبر الجزء العلوي من المبنى. |