Avcı ile av arasındaki düello tabii hayattaki en dramatik olaylardan biridir. | Open Subtitles | النزاعات بين الصيّادين و الطرائد مثيرة كأيّ حدث آخر في عالم الطبيعة |
Bence herkesin yayılıp av sırasında ara vermiş gibi yemek yemeleri bir eğlence değil, ...iş yemeği. | Open Subtitles | لكن بالنسبةِ لي، الجميع تمدد على الأرض يأكلون كمُحرضي الطرائد في إستراحة برحلة صيد. تلك ليست حفلة |
Yazın yaklaşmasıyla karada karlar eriyor ve bu da av bulmayı büyük ölçüde kolaylaştırıyor. | Open Subtitles | ..في اليابسة الثلوج تذوب مع قدوم الصيف ..و هذا يجعل مهمّة العثور على الطرائد أسهل كثيرًا |
Fakat ulaşamıyorsanız küçük Avlar bile sorundur. | Open Subtitles | لكن حتى أصغر الطرائد تُشكل عائقاً إن لم تتمكن من بلوغها |
Az önce bahsettiğiniz Geyik avı vardı ya. Evet? | Open Subtitles | هل تعرفان صيد الطرائد الذي للتو كنتما تتحدثان عنه ؟ |
Ama civarda av olduğu sürece, umut var demektir. | Open Subtitles | لكن الأمل يظل قائمًا حيثما وُجدت الطرائد |
Bütün nehirler yırtıcılarına düzenli olarak av tedarik etmiyor. | Open Subtitles | لا تزوّد جميع الأنهار المفترسين بإمداد دائم من الطرائد |
Avlanmaya karar verdikleri zaman bütün ekip uzunca bir av arama yolculuğuna koyulur. | Open Subtitles | حين تنوي الصيد تنطلق الجماعة كاملة في رحلة مطوّلة بحثًا عن الطرائد |
Gelecek bölüm, "av" av çok kıt olduğu için yırtıcıların sürekli yiyecek arayışında oldukları açık okyanus açıklarında olacak. | Open Subtitles | في الحلقة القادمة سيكون الصيد في المحيطات الشاسعة حيث تندُر الطرائد حتى بات الصيّادون مُحتجزين في بحثٍ دائم عن الغذاء |
En teçhizatlı av bile bal porsuğu karşısında güvende değildir. | Open Subtitles | حتى الطرائد المعززة بالأسلحة ليست بمأمن من غرير العسل |
Dünyadaki tüm düzlüklerde, tek tip bir yumuşak vücutlu av bulunur ki açıkta yaşamak için etkili bir çözümleri var. | Open Subtitles | هناك نوع واحد من الطرائد الرخوة في مختلف سهول العالم لديه حلّ عجيب للعيش في العراء |
Ve insanlar taşınınca, bitki örtüsü yeniden oluşacak av hayvanı sayısı bollaşacak ve böylece kaplan sayısı eski haline dönecek. | Open Subtitles | و حينما تنقل البشر من مكانٍ ما سيعاود الغطاء النباتيّ ظهوره و يعود تعداد الطرائد لحالته الطبيعيّة فتتبعه الببور |
av ve avcıları tespit etmekte iyi olanlar ve zehirli bitkileri besleyici olanlardan ayırt edebilenlerin yaşama ve üreme konusunda daha iyi şansları vardı. | Open Subtitles | و من كانوا جيدين في رصدِ الطرائد و المفترسين و التمييز بين النباتات السامة و المغذية كان لديهم فرصة جيدة للعيش و التكاثر. |
En güneydeki ormanda, av oldukça bol. | Open Subtitles | الطرائد جنوبيّ الغابة أكثر توافرًا |
İnsanlar taşındı, av hayvanı sayısı arttı ve kaplan sayısı ikiye, belki de üçe katlandı. | Open Subtitles | هاجر البشر، و تضاعفت أعداد الطرائد و في حالات عديدة تضاعفت أعداد الببور مرّتين "و ثلاث، الشواهد على ذلك عديدة في "الهند |
Buradaki av hayvanlarının çoğu ufak. | Open Subtitles | أغلب الطرائد هنا صغيرة الحجم |
- av bekçilerini sevmem. | Open Subtitles | - لا أحب حراس الطرائد - |
Fakat ulaşamıyorsanız küçük Avlar bile sorundur. | Open Subtitles | لكن حتى أصغر الطرائد تُشكل عائقاً إن لم تتمكن من بلوغها |
Dağ aslanları ve ayılar aynı Avlar için onlarla mücadele verdi. | Open Subtitles | أسود الجبال و الدببة و التي نافستهم على نفس الطرائد. |
Gönüllü fedakârlıklarıyla, Geyik'lerin suçları affediliyor ve soyadlarını şereflendiriyorlar. | Open Subtitles | من خلال تضحيتهن جرائم الطرائد يتم العفو عنها ، يعاد الشرف الى اسم عائلتهن |
Geyik Avı saygı duyulası bir gelenektir. | Open Subtitles | صيد الطرائد تقليد محترم |