| Anahtarı almanın tek yolu bu. | Open Subtitles | انها الطريقة الوحيدة للحصول على المفاتيح |
| Anahtarı almanın tek yolu bu. | Open Subtitles | انها الطريقة الوحيدة للحصول على المفاتيح |
| Parayı almanın tek yolu Benim, Jimmy'nin ve Janni'nin imzası olması. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للحصول على المال عن طريق جيمة وجانى وانا ان نوقع عليه كلنا |
| Anlamlı ve yükselen bir hayat istiyorsun, ona ulaşmanın tek yolu da bu. | Open Subtitles | تريدين حياة لها معنى وتعلمين انها الطريقة الوحيدة للحصول عليها |
| Ama o PIN'e ulaşmanın tek yolu bu kasanın içinde. | Open Subtitles | لكن الطريقة الوحيدة للحصول على الرقم هي دخول الخزينة |
| Bak, Los Angeles'ta ev almamızın tek yolu ya şanslı olmak ya da zengin olmaktan geçiyor ve açıkçası tatlım, yakın bir zamanda zengin olacağımızı sanmıyorum. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للحصول على منزل في لوس انجلوس هي ان تكون غنيا او تكون محظوظا وبصراحة يا عزيزي انا لا ارى اننا سنكون ثريين قريبا جدا |
| Yani bir yanıt almanın tek yolu ortaya çıkacağını bildiğim bir yerde izini bizzat sürmekti-- | Open Subtitles | أن موقفه من السترويد واضح للغاية لذا الطريقة الوحيدة للحصول على إجابات كانت أن ألاحقه بنفسي |
| Hayır, kodu almanın tek yolu oyunu bitirmek. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للحصول على الشفرة هي الفوز في اللعبة |
| Cevabını almanın tek yolu bu. | Open Subtitles | هذه هي الطريقة الوحيدة للحصول على اجابتك |
| Onun parasını almanın tek yolu buydu. | Open Subtitles | كانت هذه الطريقة الوحيدة للحصول على المال من الصندوق |
| Doğru bir okuma almanın tek yolu bu. | Open Subtitles | وهي الطريقة الوحيدة للحصول على قراءة دقيقة. |
| Şimdi en sonunda benim oldu... ve genç bir Valkyrie'nin saçını almanın tek yolu... kendi kendine düşmesini sağlamaktır. | Open Subtitles | و الطريقة الوحيدة للحصول على خصلات شعر الفالكريز اليافعة هي جعلها تقصه برغبتها |
| DNA'sını almanın tek yolu buydu. | Open Subtitles | لأنّها كانت الطريقة الوحيدة .للحصول على حمضه النووي |
| Onlardan bilgi almanın tek yolu... | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للحصول على أي شيء منهم ... |
| O şeyi hızlıca almanın tek yolu Büro ama oraya giren çıkan her şey bilgisayara kaydediliyor yani eğer bir şey istersek, Theo'nun haberi olur. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للحصول على هذهِ الاشياء بسرعة هي من خلال المكتب لكن كل قطعة معدات يتم تسجيل دخولها و خروجها من خلال الحاسوب لذ أذا طلبنا أي شيء فأن (ثيو) سوف يعرف |
| Fakat mirasımızı almamızın tek yolu Granby'de kalmak. | Open Subtitles | لكن الطريقة الوحيدة للحصول على الميراث هي بالعودة إلى "غرانبي". |