Şehir kötü durumda bile olsa sizi iyi yemek yiyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تأكل الطعام الجيد, حتى لو كان وضع المدينة سيئا |
Aynen tarif ettiğim gibi. İyi yemek müzik gibi olmalıdır. | Open Subtitles | الطعام الجيد, كالموسيقى التي يمكنك تذوقها كاللون الذي يمكنك شمه |
İyi şef garson yerine... iyi yemek sunan böyle yerlere bayılıyorum. | Open Subtitles | انا احب الأماكن مثل هذه انهم متخصصون فى الطعام الجيد |
Anladığım kadarıyla Krakov'da güzel yemek yok. | Open Subtitles | أعتبر أن كنت لا تحصل على الطعام الجيد حتى في كراكو. |
Buralarda olursanız size çok güzel yemek hazırlayacağıma söz veriyorum. | Open Subtitles | إذا كنتِ في الجوار أستطيع أن أعدُكِ ببعض من الطعام الجيد. |
Sadece iyi insanlar, bisürü güzel yiyecek. | Open Subtitles | أناس جيدة فحسب الكثير من الطعام الجيد |
Sadece iyi insanlar, bisürü güzel yiyecek. | Open Subtitles | اناس طيبون ، الكثير من الطعام الجيد |
Neden kötü bir söz sanatı için hoş yiyecekleri harcıyorsun? | Open Subtitles | هاى, لا تبدد الطعام الجيد على المهرطقين السيئين |
Neden kötü bir söz sanatı için hoş yiyecekleri harcıyorsun? | Open Subtitles | هاى, لا تبدد الطعام الجيد على المهرطقين السيئين |
Beni ayakta tutan hukuk, politika Sixers ve iyi yemek. | Open Subtitles | بالنسبة لي إنها السياسة و القانون و الرفاهية و الطعام الجيد |
Yani, iyi yemek sadece zenginler için değildir-- iyi yemek dünyadaki herkes içindir ve hepimizin bu şekilde beslenmemesi için bir bahane de olamaz. | TED | ان الطعام الجيد ليس فقط للاغنياء -- الطعام الجيد للجميع على سطح الارض وليس هناك من سبب يدعو لعدم اكلنا جميعا له. |
İyi yemek, egzersiz formda olmaları için ne gerekiyorsa. | Open Subtitles | الطعام الجيد, الإختبارات... كل شيء للحصول عليهم في شكلٍ الرائع |
Bu kasabaya güzel yemek yemek için gelmedim. | Open Subtitles | أنا لم آتي إلى هذه المدينة لآكل الطعام الجيد |
- Biz çok sevmek... güzel yemek. | Open Subtitles | الطعام الجيد كثيرا. |