Aynı şeyi domatesler için de yapmalıyız. | TED | حسنًا، لا يجب أن نفعل المثل مع الطماطم أيضًا. |
İnanılmaz domatesler topladık. İtalya'da şu büyüklükteyken, Zambiya'da böyle kocaman yetişti. | TED | لقد حصلنا على طماطم هائلة. في إيطاليا تنمو الطماطم إلى هذا الحجم. أما في زامبيا فهي تنمو إلى هذا الحجم. |
domatesleri oradan ayırtabilir misin, lütfen? | Open Subtitles | رجاءً، هل تَزيلين هذه الطماطم من على السلطة؟ |
Hasi, şimdi ellerimizi kaseye sokacağız ve domatesleri ezmeye başlayacağız. | Open Subtitles | تعال، سنضع أيدينا في هذا الوعاء ونبدأ بسحق الطماطم. |
domates yetiştiricileri, domates çiçeklerini çoğu zaman ellerindeki titreştirici ile döllüyor. | TED | فغالبا ما يقوم مزارعي الطماطم بتلقيح زهورها بواسطة آلة تلقيح هزازة. |
domateslerin büyümesi de ya Sırp haydutların yakalanması da hepsi sabırla ilgili. | Open Subtitles | أما إنه يزرع الطماطم أو يعتقل أفراد عصابة صربية، كله عن الصبر. |
domatesi 7 parçaya ayırdım o anda polis geldi... ben de malları buradan çıkardım, ta ki inceleme bitene kadar. | Open Subtitles | قسمت الطماطم على 7 صناديق وبعدها ظهرت الشرطة في المحل لهذا قمت بأرسالها في جولة في الجوار حتى يذهبوا الشرطة |
Kaç kişi sadece domatesli sandviçi sever ki? | Open Subtitles | كم عدد الناس الذين يحبون الطماطم بدون أي شيء آخر ، مثل التونة |
domatesler yetişmeye başladığında, eşantiyon isterim. | Open Subtitles | عندما تُثمِر الطماطم فأنا أريد عينات مجانية |
Dilimlenmiş domatesler, kıyılmış salatalıklar ve gizli sosumuz. | Open Subtitles | لديك شرائح الطماطم والخس المقطع, والخلطة السريّة. |
Çadırı alamadım ama çok güzel domatesler aldım. | Open Subtitles | لم أستطع الحصول على خيمة بالرغم من أنني حصلت على بعض الطماطم الجيد. |
Tek yaptığımız uzay domatesleri yetiştirmek ve Mir'i sabote etmekti. | Open Subtitles | كل ما قمنا به هو زرع بعض الطماطم في الفضاء و تخريب القمر الصناعي الروسي |
Ama domatesleri Don Carini'yle beraber ektiniz, değil mi? | Open Subtitles | لكن هذه الطماطم خاصة بك مع دون كاريني أليس كذلك ؟ |
Bunların pişirilmiş Meksika domatesleri olduğunu görebiliyorsun. | Open Subtitles | يمكنك أن تعرف بأنها يخنة الطماطم المكسيكية |
domates sosunun ne olduğu hakkında Platonik bir kanıları vardı. | TED | كانت لديهم نظرية, نظرية أفلاطونية, لما كانت عليه صلصة الطماطم. |
Kızarmış et, mayonez, hardal, marul, domates, peynir ve soğan olsun. | Open Subtitles | اه، ولحم البقر المشوي، مايونيز، خردل، الخس، الطماطم والجبن والبصل سهل. |
domateslerin nakliyeden etkilenmeleri için çalışıyorum. | Open Subtitles | أنظروا إلى هذا، أحاول جعل ثمار الطماطم أقسى لتتحمل عملية الشحن |
Bir şehri bu domateslerin içindekilerle değerlendirebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك الحكم على بلدة من قبل ما هو في هذه الطماطم. |
Közlenmiş tavuğu ve türlülü domatesi deneyin! Bu hamur harika! | Open Subtitles | جرب الدجاج المدخن مع شرائح الطماطم العجينه رائعه |
domatesli, portakallı kıvırcık salatasına ne dersiniz? | Open Subtitles | . . ماذا عن سلطة الطماطم والبرتقال والفينيل المقطع و الكرّات المقلي ؟ |
Güzel domateslerden ister misiniz? Burada çok ucuz... | Open Subtitles | هل تريدين بعض الطماطم الجيدة إنها أقل تكلفة هنا |
Masanın üstüne, domatese ve arkadaki duvara yayılan dalgaları görebilirsiniz. | TED | يمكنكم مجددا مشاهدة التموجات تعبر مرور الكرام على الطاولة الطماطم والجدار في الخلف. |
Eğer bu domatese tekrar bakacak olursak, farkettiğiniz üzere, ışık domatesin üzerinden geçerken, domates parlamaya devam ediyor. | TED | ولكن إذا نظرتم إلى هذه الطماطم مرة أخرى سنلاحظ أنه مع مرور الضوء عبر الطماطم أنها ستستمر في التوهج. |
"Bauhaus"dan güzel bir tente alacağım... burada oturup domateslerim büyürken şarabımı yudumlayacağım. | Open Subtitles | ً لكي أجلس هنا و أتجاهلك وأشرب النبيذ بينما تنمو الطماطم |
Şarap, domates, patates, tahıl, tüm hasat. | Open Subtitles | النبيذ, الطماطم, البطاطس الحبوب,المحصول كله |