| Helen'in halletmesi gereken bazı ailevi işleri vardı da. | Open Subtitles | هيلين لديها بعض الامور العائليه ذهبت لتهتم بها |
| Yargıçlar ailevi önemli olaylar için izin veriyor. | Open Subtitles | القضاه اعطوهم بعض الايام للامور العائليه |
| ailevi bağları sayesinde teröristlerin izini sürmede kapsamlı bir DNA listesi oluşturmak için planlandı. | Open Subtitles | تم تصميمه لعمل كاتالوج موسع للحمض النووى لتعقب الارهابيين عبر صلاتهم العائليه |
| Ve belki asla tanıyamayacağımız şeyler için de şükran duyuyoruzdur. | Open Subtitles | و ربما نحن ممتنون للأمور العائليه التي لم نعرفها بعد |
| Belki tanıdığımız şeyler için şükran duyuyoruzdur. | Open Subtitles | ربما نحن ممتنون للأمور العائليه التي نعرفها |
| Bazı ailevi meselelerle ilgileniyor. | Open Subtitles | يتعامل مع بعض الأمور العائليه |