Bu, arka sayfada yazılı tüm tutukluların acil idam emri. | Open Subtitles | طلب قائمة الإعدام العاجلة لكل المُدرج أسمائهم فى الصفحة التالية |
Enfekte olmayan hastaları kordonun içibdeki en yakın acil servis bölümüne gönderiyoruz. | Open Subtitles | سننقل المرضى الغير مصابين إلى أقرب منشأة للرعاية العاجلة داخل الحاجز الوقائيّ. |
Gerçek dünyada çözmemiz gereken acil problemlerin sayısını düşündüğümüzde belki de çok fazla zaman. | TED | أكثر من اللازم، إذا نظرنا إلى عدد المشاكل العاجلة التي نحتاج إلى إصالحها في الحقيقة |
acil mesajları hiç sevmem, Bayan Lemon. Ben hiç cevaplamam. Tatsız şeyler olacaklarını bilirim. | Open Subtitles | أنا لا أرد على الرسائل العاجلة قط فأنا أعرف أن الأمر لن يكون ساراً |
Programımızı bir son dakika haberi için kesiyoruz. | Open Subtitles | نقاطع هذا البرنامج لنشرة الأخبار العاجلة. |
Biz acil işlerde uzmanız. Yaşam ölüm meselesi değil mi? | Open Subtitles | نحن متخصصون في الأمور العاجلة الحياة والموت ؟ |
Ve daire biz gereken sadece vagonları iyi, bu yüzden eldeki acil sorunu çözmek gerekir. | Open Subtitles | جيد ، إذاً يجب علينا أن نحدد المشكلة العاجلة الآن و نحيط الحلول فقط عندما نحتاج لذلك |
- Evet. 30 Millik alandaki bütün acil servis merkezleriyle bağlantıya geçmenizi istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تتصل بكل غرف الطوارىء وأماكن العناية العاجلة فى نصف قطر 30 ميل |
Komşu bir köy önemli bir durum için acil yardımımıza ihtiyacı var, ki bölgedeki insan yiyen kaplandan bahsetmiyorum bile. | Open Subtitles | قرية قريبة تحتاج مساعدتنا العاجلة لاجل هذه السرعة, و لاداعي لذكر الوصول الحديث للرجل الذي يأكل النمر فى المنطقة |
acil olmuyorlar çünkü. Cuddy ve Lucas konusunda ne yapacağıma karar verdim. | Open Subtitles | لهذا لم أردّ على استدعاءاتكَ العاجلة لأنّها ليست كذلك |
Rotanın yakınlarındaki tüm hastane ve acil müdahele merkezlerlerinle iletişime geçeceğim. | Open Subtitles | سأتصل بكل المستشفيات و مراكز العناية العاجلة على طول الطريق |
acil Servis, hasta transferine fazladan bir araç yollayamayacak kadar yoğunmuş. | Open Subtitles | مشفى الطوارئ مليئة بالحالات العاجلة وفي غنى عن إرسال توصيلة لتقل مريض |
Birileri gelip bizi mutlaka götürür. Yoksa acil işlerin mi vardı? | Open Subtitles | أحدهم سيأتي ويعثر علينا هل لديك بعض الأعمال العاجلة ؟ |
Ama belki de işle ilgili bahsettiğin acil soruna geçsek daha iyi olur. | Open Subtitles | ولكن سيكون من الافضل ان نتكلم عن الاعمال العاجلة التي تحدثت عنها |
Bu iğrenç küçük kaçamağınızı böldüğüm için özür dilerim ama acil bir mesele var. | Open Subtitles | أعتذر لمقاطعة هذه المواعدة القذرة لكنّي لديّ بعض المسائل العاجلة |
Her an olabilir, beş hafta önce acil bir telgraf olduğu yazıyor. | Open Subtitles | من الممكن أن يتواجد في أي وقت فلقد أرسلوا هذه الرسالة العاجلة منذ خمسة أسابيع مضت |
3. Caddeden güneye gidiyoruz, acil yardıma ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نتّجة جنوبًا في الشارع الثالث، نطلب المساعدة العاجلة. |
"Çok hassas bir konu için acil yardımınızı istiyorum. | Open Subtitles | أرجو مساعدتكم العاجلة المسألة حساسة للغاية |
Son dakika haberi için programı yarıda kesiyoruz. | Open Subtitles | نقاطع هذا البرنامج لنذيع لكم الأخبار العاجلة |
Geciktiğim için özür dilerim, majesteleri, ama bir son dakika işi çıktı. | Open Subtitles | أقدم أعتذراتى لتأخرى يا صاحب السمو و لكن السبب بعض الاعمال العاجلة |
Yayını son dakika gelişmesiyle kesiyoruz. | Open Subtitles | نقاطع هذا البث بالأخبار العاجلة |