Ama maalesef siz ve duygusal fikirleriniz hiç işime yaramıyor. | Open Subtitles | لكن لسوء الحظ أنتم ومخكم العاطفى تجعلونى فى حالة سيئة |
Geçenlerde şu "Mevsime Bağlı duygusal Rahatsızlık" sendromuyla ilgili bir şeyler okudum. | Open Subtitles | نعم ، أنت تعرف لقد اتممت القراءة عن كتب الاضطراب العاطفى و |
Bob St. Clare, duygusal bir adamın tam tersi! | Open Subtitles | بوب سانت كلير رجلا مختلفا تماما عن الرجل العاطفى |
Biyokimyasal dengesizlik, hayalciliğe ve duygusal güçlüğe yol açıyor... | Open Subtitles | لقد لقينا صعوبات، سببتها الكيماويات الحوية منها عدم التوازن، بسبب الاتطواء العاطفى |
Bu test, beynin duygusal tarafındaki kan dolaşımını ölçer. | Open Subtitles | انه يقيس تدفق الدم الى الجزء العاطفى من دماغك. |
Bu psikolojik güçler birleşince duygusal bir boşluk oluşuyor ve sonuçta sen kimseyi sevemiyor ve kimse de seni sevemiyor. | Open Subtitles | وأعتقد بأن الحالات النفسية تتجمع لخق نوع من الفراغ العاطفى الذى تعجزين عنه محبه أو ان يكون لكى محبوب |
Korku ve duygusal hassasiyet sergilemek.. Oldukça iyisin. | Open Subtitles | إختلاق الخوف والضعف العاطفى أنتى ماهرة للغاية |
Geçenlerde şu "Mevsime Bağlı duygusal Rahatsızlık" sendromuyla ilgili bir şeyler okudum. | Open Subtitles | نعم ، أنت تعرف لقد اتممت القراءة عن كتب الاضطراب العاطفى |
Robot bilimine uygulandiğinda duygusal zekâ iste böyle çalisir. | Open Subtitles | والذكاء العاطفى يستخدم فى الروبوتات المتطورة |
duygusal rahatsızlığı katliamının coğrafi örüntüsünde kendini gösteriyor. | Open Subtitles | اضطرابها العاطفى يبدو انه يظهر فى النمط الجيغرافى لمرحها |
Basitçe görme merkeziyle beynin duygusal merkezi arasındaki sinir bağı kopar, o yüzden bir sevdiğine bakmak beklediğin duygusal tepkiye yol açmaz. | Open Subtitles | و المركز العاطفى فى الدماغ تم قطعه لذا رؤية الاحباء لا يثير نفس ردة الفعل العاطفية المتوقعة |
Kişinin duygusal gelişimi konusunda bedeli ağır olmalı. | Open Subtitles | لابد ان تحدث خسائر رئيسية على التطور العاطفى للشخص |
- Neden? Öpüştüğünüz için mi? Şimdi seni duygusal olarak desteklemesi ve sana sadık olması mı lazım? | Open Subtitles | لأنه قبلك، والأن هو مدين لك بالدعم العاطفى و الولاء ؟ |
İnsanlar duygusal ihtiyaçlarını gidermek için hayali insanlar yaratırlar. | Open Subtitles | حسنا, الناس تخلق أصدقاء تخيليين لملئ احتياجهم العاطفى |
Hadi, hadi. Keane o kadar da duygusal değil. | Open Subtitles | هيا, هيا, كين ليس من النوع العاطفى |
Teşekkürler. Bütün mesele duygusal denetim. | Open Subtitles | شكرا ، هذا كله حول التحكم العاطفى |
Aynı duygusal sorun sende de var. | Open Subtitles | انت تملكى نفس المشاكل الأهتياج العاطفى. |
Belli bir süre hapis yatmış kişilerde oluşan duygusal zayıflığa karşılık, gelişen profesyonel yeteneklere ilişkin bilgimize dayanarak, suçlunun 18-22 yaşları arasında hapse girdiğini ve 5-10 yıl arası bir süre yattığını tahmin ediyoruz. | Open Subtitles | بناءا على معرفتنا بكونه امضى وقتا كبيرا فى السجن اعاق النمو العاطفى بينما ازاد المهارات المهنية يمكننا تقدير ان هذا الجانى ذهب الى السجن |
Başa çıkmak için duygusal olgunluktan yoksun kalmışsın. | Open Subtitles | كان ينقصك النضج العاطفى للتعامل معها |
duygusal zekâ robot davranislarini iste böyle etkiliyor. | Open Subtitles | لذا الذكاء العاطفى يؤثر على تصرفات الروبوت... |