Bu süper gücün Wonder Woman'ın sihirli bilekliğini takmandan mı geldi acaba? | Open Subtitles | هل تعتقد أن قوتك الخارقة أتت من ارتدائك لسوار المرأة العجيبة السحري |
2007'deki Sakallı Wonder Woman Vakası'nda sen de mi rol aldın? | Open Subtitles | لقد شاركتِ في حادث المرأة العجيبة ذات اللحية في عام 2007؟ |
Ama gerçek şu ki, bu garip, yavaş hayat aslında dünyadaki yaşamın en büyük gizemlerinden bazılarına cevap verebilir. | TED | ولكنّ الواقع هو أن هذه الحياة العجيبة البطيئة ربما عندها أجوبة على بعض أعظم الألغاز المتعلقة بالحياة على كوكب الأرض. |
Tanrı'nın böylesine gizemli yaratıklarla kendini eğlendirmesi ne garip. | Open Subtitles | بمدى غموض الرب، الذى يبهج ذاته بخلق تلك الكائنات العجيبة. |
Genc sig su foklarinin erkeklerinin, tuhaf ciftlesme gösterilerine basladiklari Haziran ayi gelmistir. | Open Subtitles | إنه شهر يونيو الآن، و وهو الوقت الذي تبدأ فيه طقوس التزاوج العجيبة بين عجول الميناء. |
Su altında, azalan gelgit tuhaf bir eylemin işaretidir. | Open Subtitles | تحت مياه المد المتراجعة تحدث بعض الأمور العجيبة. |
Ve eğer onun kahramanı olmak istiyorsan o inanılmaz yeteneğini benim için kullanmalısın. | Open Subtitles | وإن كنت تريد حقا أن تكون بطلها ستضع تلك القدرة العجيبة تحت تصرفي |
Chrismukkah'ta, o iğrenç Wonder Woman kostümünü giymişken de bana sahiptin, ama sen Anna'yı seçtin. | Open Subtitles | كان لك في رأس السنة، وفي بدلة المرأة العجيبة. وإخترت آنا |
Çünkü büyürken ki idollerim Charlie'nin Melekleri, ve Wonder Woman idi ve hepsi de harika kadınlardı ve ben hiçbirine benzemiyordum. | Open Subtitles | لأني عندما كنت أكبر كانت بطلاتي تشارليز إينجلز، المرأة العجيبة ومع أنهن كن نساء رائعات لم تكن أي منهن تشبهني |
Hawkman, Hawkwoman, Captain Atom ve Wonder Woman 5.buz kütlesini yendi. | Open Subtitles | هاك مان , هاك ومن , كابتن آتوم , والمرأة العجيبة أسقطوا قلعة الثلج الطائرة الخامسة |
Wonder Girl, sen oyalamana bak. | Open Subtitles | . الفتاة العجيبة , أبقيه مشغولا |
Şu an Wonder Woman'a dönüşsen ne harika olurdu ama. | Open Subtitles | كم سيكون رائع إن تحولت لـ"المرأة العجيبة" الأن |
Büyülü Adalar. Bir sürü garip ve harika yaratıklarla dolu oldukları söylenir. | Open Subtitles | يقولون أن بها العديد من الكائنات النادرة و العجيبة |
Büyülü Adalar. Bir sürü garip ve harika yaratıklarla dolu oldukları söylenir. | Open Subtitles | يقولون أن بها العديد من الكائنات النادرة و العجيبة |
Bana kız kardeşimin öldüğünü gösteren garip karışımdan mı yedin? | Open Subtitles | هل كنت تستخدم هذه العجينة العجيبة التي جعلتني أرى أختي تؤكل. |
Bu tuhaf plan, Kayzer'in Amerika'nın Pasifikte büyüyen gücüne sinirlenmesi ile ortaya çıkmıştı. | Open Subtitles | كان يقود كل تلك الخطط العجيبة استياء القيصر الألماني من القوة الأمريكية المتعاظمة في المحيط الهادئ |
tuhaf resimi anlamadı ama senin okula kart yollamını garipsedi. | Open Subtitles | إنها لم تنتبه لتلك الرسومات العجيبة لكنها تعجبت من إرسالك لتلك الكروت إلى المدرسة |
Duymuş olduğun tuhaf suçlamalar yüzünden yanlış izlenime kapılmanı istemem. | Open Subtitles | لا أريدك أن تحصل على الإنطباع الخاطئ من كل تلك الإتهامات العجيبة |
bu inanılmaz hayvanlardan bazılarını görüntüleyebilecek bir kamera ile karşımıza çıkageldi, ve şu anda ekranda gördüğünüz işte o kameranın görüntüleri. | TED | إستطاعت إختراع كاميرا قادرة على تصوير بعض هذه الحيوانات العجيبة و هو ما ترونه هنا على الشاشة |
Ne zaman vatanıma gelsem, çoğu Nijeryalının rahatsızlık kaynağı olan sorunlarla yüzyüze gelirim: bozuk altyapımız, başarısız hükümetimiz. Ama aynı zamanda, hükümet yüzünden değil, fakat hükümete rağmen, çabalayan insanların inanılmaz esnekliği. | TED | في كل مرة في وطني أواجه ب المصادر المعتادة التي تثير سخط معظم النيجيريين: بنيتنا التحتية الفاشلة، حكومتنا الفاشلة. لكن أيضاً القدرة العجيبة للناس الذين يزدهرون رغماً عن الحكومة، بدلاً عن بسببها. |
Yani böyle şeyler, ama aynı zamanda, Petra, Ürdün gibi uzak ve egzotik yerlere gidebilecek birisi. | TED | أشياء من هذا القبيل، و أريد كذلك شخصا يود الذهاب إلى الأماكن النائية، الأماكن العجيبة مثل البتراء، في الأردن. |
En sıradan evliliklerin olağanüstü sırlarını ortaya çıkarabilirler. | Open Subtitles | يمكنهم الكشف عن الأسرار العجيبة للزيجات الطبيعية |