40 yaşındaki kahrolası bakire arıyor. | Open Subtitles | مقرف... إنه العذري اللعين ذو الأربعين سنة |
Erdemli, bakire Hıristiyan tipi olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أنك من النوع المسيحي العذري الجيد. |
Beyaz bakire kadife. | Open Subtitles | المخمل الأبيض العذري |
Dertleri kilo kaybettirmek falan değil. Başhemşire, bir acil durum eşeysiz üreme sistemi üzerinde çalışıyor. | Open Subtitles | حتى الآن لم يكن الأمر يتعدى فقدان الوزن لكن المايترون انتقلت الى حالة التوالد العذري الطارئة |
eşeysiz üreme, sözümona. | TED | انه شيئ يُسمّى بـ "التوالد العذري". |
Hayatım boyunca platonik aşktan başka bir şey yaşamadım. | Open Subtitles | لم أكن أملك شيئا طوال حياتي سوى الحب العذري |
Özellikle bakire kanı. | Open Subtitles | بالأخص دماء العذري. |
Tam eşeysiz üreme aktive edilsin. | Open Subtitles | "تنشيط التوالد العذري الكامل" |
platonik nezaketin bir göstergesi olarak bunu senin için yaptım. | Open Subtitles | صنعتُ هذه لك كبادرة عن اللطف العذري. |
platonik olmayan bir boyut. Evet. | Open Subtitles | -البعد غير العذري . |