"العراء" - Translation from Arabic to Turkish

    • açık
        
    • açıkta
        
    • dışarıda
        
    • zor
        
    • açıklıkta
        
    • soğukta
        
    • Sert
        
    • alanda
        
    • Açıktan
        
    • açıktayız
        
    Sonra hayvan açık havada tasmayla dolaşmayı ve hedef saptamayı öğrenir. TED ثم يتعلم الحيوان على المشي بمقود في العراء والبحث عن الأهداف.
    açık alanda bile bu çekingen canlıların yerini tespit etmek kolay değildir. Open Subtitles حتى في العراء مع ذلك , هذه المخلوقاتِ الخجولةِ لَيستْ سهلةَ للإكتِشاف.
    - Evet! Tek yapmamız gereken Türkleri açık alana çekmek. Open Subtitles كلّ ما علينا فعله , هو استدراجهم إلى العراء فحسب
    Burada çok açıkta kaldık, saklanacak bir yer bulmalıyız. Acele edin. Open Subtitles بدلاً مِن تواجدنا هنا في العراء لنتوجّهْ إلى الغطاءِ.
    Ben hayvanlar gibi boğulurken, sen neden açıkta yürüyorsun? Open Subtitles لماذا تمشي في العراء بينما أنا أَختنق مثل الحيوان؟
    Lüks yerlerde gece kalmaya gücümüz yetmediğinden, daha çok dışarıda uyumayı tercih ediyoruz. TED لا نستطيع تحمل تكاليف المساكن الفخمة للنوم مساءً، لذلك ننام كثيراً في العراء.
    Vampir avcıIığı zor iştir. Çok fazla yalnız kalmak sağIıklı değildir. Open Subtitles القتل كحفلة فى العراء وقت طويل مع الوحدة ليس شيئا صحيا
    Tuvaletleri sokaklar, nehir kıyıları, ya da açık mekanlar olan 1.1 milyar insan var yeniden, bunun için teknik terim açık dışkılama, ama bu da gerçekte basitçe ortalıkta sıçmak. TED وهناك 1.1 مليار شخص مراحيضهم هي الشوارع أو ضفاف الأنهار أو المساحات المفتوحة، ومرة أخرى، فإن المصطلح التقني لذلك هو التغوط المفتوح، ولكن ببساطة هذا ما يسمي بالتغوط في العراء.
    Bu kez büyük bir açık hava macerası hayal etmeye başladım. TED وهذه المرة، بدأت أحلم بمغامرة كبيرة في العراء.
    Dünyada yılda bir buçuk milyon çocuğun ishalden öldüğünü biliyoruz ve bunun büyük coğunluğu açık foseptikler yüzünden. TED نحن نعلم أن مليون ونصف طفل يموتون سنوياً بسبب الإسهال، والكثير من هذا بسبب التغوّط في العراء.
    Önce açık foseptiklerin köylerde neden kullanılmaması gerektiğini onlara anlatıyorsunuz, onlar da bunu kabul ediyorlar. TED تبدأ بالحديث معهم عن أن التغوّط في العراء شئ لا ينبغي فعله في القرية، ويتفقون على ذلك.
    Kuşlar açık araziye gitti. Yemekten sonra daha iyi olabilir. Open Subtitles أعتقد أن جميع الطيور قد اتجهت إلى العراء ربما سيتغيّر الحال بعد الغداء
    Güneylileri kandırıp açık araziye çekmeye çalışıyorduk. Open Subtitles كنا نحاول أن نستدرج الجنوبيين الى العراء
    Gün ışığında açıkta dolaşan bir gurup ender görülen bir manzaradır. Open Subtitles لرؤية مجموعة منهم ، تمشي في العراء نادر جداً.
    İyi ama onu geceni köründe açıkta bırakamayız. Open Subtitles نعم ، ولكن لا يمكننا تركه بالخارج في العراء هكذا ليلا
    Hak ettiğin şey nedir? Senin gibi yetenekli ve deneyimli bir adam, yakılmış, açıkta kalmış, bir hiç mi? Open Subtitles رجل بمهاراتك , بخلفيتك , مكشوف ,فى العراء , بلا شيء ؟
    Evleri yok edildi, ve açıkta kalan yavruları da kaçınılmaz olarak ölecekler. Open Subtitles مسكنهم قد دُمِّر، وحتماً ستهلك يرقاتهم في العراء.
    En çok çocuğun dışarıda olduğu zamanda. Herkes için görünebilir olduğunda. Open Subtitles في وقت يكون جميع الأطفال فيه في العراء ، ليراهم الجميع
    dışarıda olmaktan hoşlanmıyorum, buna agorafobi deniyor. Değil mi? Yanlış. Open Subtitles لاأحبّ أن أكون في العراء هذا اسمه الخوف من الأماكن العامّة
    Oradan oraya gitmek zor olsa gerek. Open Subtitles هو يجب أن يكون مكان لآخر المؤثر في العراء.
    açıklıkta kamp yapmanın... en şahane yanlarından biri hayvanlar. Open Subtitles أحد الأشياء العظيمة والرّائعة، التّخييم في العراء وسط الحيوانات.
    Eşyalarını toplayıp bizi soğukta bırakmak için bu sana bir şans olur. Open Subtitles ستكون فرصتك الثمينة لتحزم أمتعتك وتتركنا فى العراء
    Rahibe, Sert kelimesini ben icat ettim. Open Subtitles في العراء. الأخت اني إخترع الكلمة في العراء.
    Duane. Açıktan değil. Açıktan değil, hadi. Open Subtitles لَيس في العراء لَيس في العراء.
    Biz tamamen açıktayız, hepimizin bildiği biri hariç! Open Subtitles نحن في العراء ، لسنا كبعضهم

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more