Sonra hayvan açık havada tasmayla dolaşmayı ve hedef saptamayı öğrenir. | TED | ثم يتعلم الحيوان على المشي بمقود في العراء والبحث عن الأهداف. |
açık alanda bile bu çekingen canlıların yerini tespit etmek kolay değildir. | Open Subtitles | حتى في العراء مع ذلك , هذه المخلوقاتِ الخجولةِ لَيستْ سهلةَ للإكتِشاف. |
- Evet! Tek yapmamız gereken Türkleri açık alana çekmek. | Open Subtitles | كلّ ما علينا فعله , هو استدراجهم إلى العراء فحسب |
Burada çok açıkta kaldık, saklanacak bir yer bulmalıyız. Acele edin. | Open Subtitles | بدلاً مِن تواجدنا هنا في العراء لنتوجّهْ إلى الغطاءِ. |
Ben hayvanlar gibi boğulurken, sen neden açıkta yürüyorsun? | Open Subtitles | لماذا تمشي في العراء بينما أنا أَختنق مثل الحيوان؟ |
Lüks yerlerde gece kalmaya gücümüz yetmediğinden, daha çok dışarıda uyumayı tercih ediyoruz. | TED | لا نستطيع تحمل تكاليف المساكن الفخمة للنوم مساءً، لذلك ننام كثيراً في العراء. |
Vampir avcıIığı zor iştir. Çok fazla yalnız kalmak sağIıklı değildir. | Open Subtitles | القتل كحفلة فى العراء وقت طويل مع الوحدة ليس شيئا صحيا |
Tuvaletleri sokaklar, nehir kıyıları, ya da açık mekanlar olan 1.1 milyar insan var yeniden, bunun için teknik terim açık dışkılama, ama bu da gerçekte basitçe ortalıkta sıçmak. | TED | وهناك 1.1 مليار شخص مراحيضهم هي الشوارع أو ضفاف الأنهار أو المساحات المفتوحة، ومرة أخرى، فإن المصطلح التقني لذلك هو التغوط المفتوح، ولكن ببساطة هذا ما يسمي بالتغوط في العراء. |
Bu kez büyük bir açık hava macerası hayal etmeye başladım. | TED | وهذه المرة، بدأت أحلم بمغامرة كبيرة في العراء. |
Dünyada yılda bir buçuk milyon çocuğun ishalden öldüğünü biliyoruz ve bunun büyük coğunluğu açık foseptikler yüzünden. | TED | نحن نعلم أن مليون ونصف طفل يموتون سنوياً بسبب الإسهال، والكثير من هذا بسبب التغوّط في العراء. |
Önce açık foseptiklerin köylerde neden kullanılmaması gerektiğini onlara anlatıyorsunuz, onlar da bunu kabul ediyorlar. | TED | تبدأ بالحديث معهم عن أن التغوّط في العراء شئ لا ينبغي فعله في القرية، ويتفقون على ذلك. |
Kuşlar açık araziye gitti. Yemekten sonra daha iyi olabilir. | Open Subtitles | أعتقد أن جميع الطيور قد اتجهت إلى العراء ربما سيتغيّر الحال بعد الغداء |
Güneylileri kandırıp açık araziye çekmeye çalışıyorduk. | Open Subtitles | كنا نحاول أن نستدرج الجنوبيين الى العراء |
Gün ışığında açıkta dolaşan bir gurup ender görülen bir manzaradır. | Open Subtitles | لرؤية مجموعة منهم ، تمشي في العراء نادر جداً. |
İyi ama onu geceni köründe açıkta bırakamayız. | Open Subtitles | نعم ، ولكن لا يمكننا تركه بالخارج في العراء هكذا ليلا |
Hak ettiğin şey nedir? Senin gibi yetenekli ve deneyimli bir adam, yakılmış, açıkta kalmış, bir hiç mi? | Open Subtitles | رجل بمهاراتك , بخلفيتك , مكشوف ,فى العراء , بلا شيء ؟ |
Evleri yok edildi, ve açıkta kalan yavruları da kaçınılmaz olarak ölecekler. | Open Subtitles | مسكنهم قد دُمِّر، وحتماً ستهلك يرقاتهم في العراء. |
En çok çocuğun dışarıda olduğu zamanda. Herkes için görünebilir olduğunda. | Open Subtitles | في وقت يكون جميع الأطفال فيه في العراء ، ليراهم الجميع |
dışarıda olmaktan hoşlanmıyorum, buna agorafobi deniyor. Değil mi? Yanlış. | Open Subtitles | لاأحبّ أن أكون في العراء هذا اسمه الخوف من الأماكن العامّة |
Oradan oraya gitmek zor olsa gerek. | Open Subtitles | هو يجب أن يكون مكان لآخر المؤثر في العراء. |
açıklıkta kamp yapmanın... en şahane yanlarından biri hayvanlar. | Open Subtitles | أحد الأشياء العظيمة والرّائعة، التّخييم في العراء وسط الحيوانات. |
Eşyalarını toplayıp bizi soğukta bırakmak için bu sana bir şans olur. | Open Subtitles | ستكون فرصتك الثمينة لتحزم أمتعتك وتتركنا فى العراء |
Rahibe, Sert kelimesini ben icat ettim. | Open Subtitles | في العراء. الأخت اني إخترع الكلمة في العراء. |
Duane. Açıktan değil. Açıktan değil, hadi. | Open Subtitles | لَيس في العراء لَيس في العراء. |
Biz tamamen açıktayız, hepimizin bildiği biri hariç! | Open Subtitles | نحن في العراء ، لسنا كبعضهم |