| Beynimizin ön kısmı, insanlarda daha Yüksek zihinsel işlevlerden sorumludur. | TED | الجزء الأمامي من دماغك مسؤول عن وظائفك الإدراكية العليا كإنسان. |
| Silahlarımı doğru kullanırsam, Bart yükselebilir, taaa Yüksek Mahkeme Baş Yargıçlığına kadar. | Open Subtitles | إذا تمسكت بكلمتي فبإمكان الولد أن يكون رئيس القضاة في المحكمة العليا |
| Eger bunu yaparsanïz, sizi Yüksek Mahkeme'ye kadar dava ederim. | Open Subtitles | وإذا فعلتم ذلك سوف أرفع عليكم قضية في المحكمة العليا |
| Böyle bir tanrı insanlığın Yüce ideallerine kıyasla ahlaken daha aşağıda olurdu. | TED | فمثل هذا الرب سيكون من الناحية الخلقية أدنى من المثل العليا البشرية. |
| Nitekim 1945'de, Anayasa mahkemesi bu soruya hitap etme fırsatı yakaladı. | TED | حسناً .. في عام 1945 حصلت المحكمة العليا على فرصة للإجابة على هذا التساؤل |
| Peki, madem "Yüksek yetkiliyle" görüşmek istiyor- -istediğini versek iyi olur. | Open Subtitles | حسنا، هو يريد التحدث مع السلطة العليا فالافضل ان نمنحه هذا |
| Ama ikimizde biliyoruz ki, bu sadece, Yüksek seviyedeki uzaksal sebebin zıtlılığından kaynaklanıyor. | Open Subtitles | لكن كلانا يعرف أنه موجود فقط في المستويات العليا للأسباب الحقيقية المنافية للعقل |
| Yüksek mahkemeye göre değil ama bakteriler için yeterince sıcak. | Open Subtitles | ليس بالنسبة إلى المحكمةِ العليا لكنّها دافئةٌ بما يكفي للجراثيم |
| Ben bu sabah, yasaklama emri çıkarması için Yüksek mahkemeye gittim. | Open Subtitles | هذا الصباح كنت في المحكمة العليا لإصدار قرار بعدم التعرض لك |
| Durduğum yerden gördüğüm kadarıyla Yüksek Komutan Anna bir zarar görmemiş gibi duruyor. | Open Subtitles | من حيثُ أقف، لا يظهر إن كانت القائدة العليا للزائرين مُصابةً بأيةِ طريقة. |
| Neler oluyorsa, Yüksek sınıfta pek çok pisliği kendisine çekiyor. | Open Subtitles | مهما يحدث هو الذي يجذب العديد من المستويات العليا الحقيرة |
| Bugün bulusacaktik. Ben Yüksek frekansli ticarete karsi program tasarladim. | Open Subtitles | لدينا لقاء , لقد حصلت على برنامج في التجارة العليا |
| Ve şimdi, Tanrı bile Tanrı bile Yüksek Mahkemede sanık kürsüsüne çıkmak zorunda. | Open Subtitles | والآن ، حتى الملك حتى الملك سيقف في منصة الشهود في المحكمة العليا |
| Yüksek Mahkemenin kararı gelenen kadar bu oyunu oynamayı düşünüyorlardı. | Open Subtitles | كانوا ينون المماطلة في القضية حتى يصدر رأي المحكمة العليا |
| en büyük hayalim, bir gün onu Yüce divanda görmek. | Open Subtitles | حلمي له ان يكون في المحمكة العليا في يومٍ ما |
| Yüce Divan'ın hakimlerinden birinin annesinin cenaze törenini berbat ettin, üstelik kızının da ölmüş olabileceğini öğrendiği aynı gün. | Open Subtitles | لقد عبثتَ في جنازة لأمّ قاضية بالمحكمة العليا في نفس اليوم الذي تكتشف فيه أنّ ابنتها على الأرجح ميّته |
| Orada, eyalet de aleyhinize karar verirse Yüce Mahkeme'ye taşıma şansımız olacak. | Open Subtitles | وهناك، إن كانت الولاية ضدكما، فستتاح لنا فرصة الذهاب إلى المحكمة العليا. |
| Anayasa Mahkemesi'ne gitme sırası bize geldi. | TED | لذلك الآن قمنا بإلتماس في المحكمة العليا |
| Bir ülke çoktan kendi Yüksek mahkemesinin, oradaki yeni tüzel sistem için son Temyiz mahkemesi olmasına gönüllü oldu. | TED | احدى الدول قامت بالتطوع لجعل محكمتها العليا ان تكون هي محكمة الاستئناف في النظام القضائي هناك. |
| üst sınıf liderleri, dokunulmazlardan birinin evine gidip çay veya su içmez. | TED | لا يذهبُ زعماء الطبقة العليا لمنازل الطبقة المنبوذة، ويحتسون الشاي أو الماء. |
| Bence daha büyük ve ileri seviyedeki sınıflarda daha mutlu olur. | Open Subtitles | أعتقد أنها ستكون أكثر سعادة مع الأكبر سناً و الصفوف العليا. |
| Nekhbet kobra yılanıyla birlikte anneliğin ve koruyuculuğun simgesi. Bu da aşağı ve Yukarı Mısır'ın birliği demek. | TED | نخبت كان يرمز إلى الحامي وإلى الأمومة، وبمعية الكوبرا كانا يرمزان إلى الوحدة بين مصر العليا والدنيا. |
| yukarıdan emir geldi.: General Yang'ı beklemeyin. | Open Subtitles | هناك قرار من السلطات العليا لا تنتظر الجنرال يانج |
| Ve ortak hukuktaki en üstün çıkar, otonomi ve özgür irade haklarıdır. | TED | والمصلحة العليا في القانون العام هي الحق في الحكم الذاتي وتقرير المصير. |
| Yargıtay'ın aynı cinsten kişilerin evliliği yasağının düşürme kararı. | TED | قرار المحكمة العليا لفك حظر زواج المثليين |
| Sonra olan, Yukarıdaki insanlar aşağıdaki insanların tüm suyunu emiyorlar. | TED | والآن ما يحصل هو أن الناس القاطنين في المدينة العليا يشفطون الماء كله. |
| Sonuç olarak, Haiti'yi yeniden inşa etmenin iki yolu var: Üstteki yöntem Haiti'nin yıllardır kullandığı, | TED | في نهاية الأمر، هناك طريقتين لإعادة بناء هاييتي، الطريقة العليا هي الطريقة التي إتبعتها هاييتي لعقود طويلة. |
| Koç, Amerika'nın Supreme Court dergisini sorguladığının farkında mısınız? | Open Subtitles | المدرب، ماذا تعرف قرار المحكمة العليا في الولايات المتحدة .. ... لهذه المشكلة؟ |
| Gözlerinizi yukarıda tutun. Bu hoş çocuklar ağaçlarda da saklanabilir. | Open Subtitles | راقبوا المناطق العليا , يمكن لأولئك الفتية الاختباء في الأشجار |