"العمل معاً" - Translation from Arabic to Turkish

• beraber çalışmaya
• birlikte çalışmamız
• Birlikte çalışmak
• birlikte çalışmayı
• birlikte çalışabiliriz
• Birlikte çalışmaya
• beraber çalışmak
• birlikte çalışacağız
• beraber iş
• birlikte hareket
• birlikte çalışarak
• Birlikte çalışmanın
• birlikte çalışmaları
• birlikte çalışmamanız
• birlikte çalışıp

Ben sadece profesyonel ilişkimizin yürümediğini düşünüyorum. Bence beraber çalışmaya başladığımız andan beri her zaman böyleydi.
لا أظن أننا توافقنا بهذا الشكل منذ أن بدأنا العمل معاً

yani eğer buradan çıkmak istiyorsak, birlikte çalışmamız gerek.
لذا إن كنّا نريد الخروج يَتحتّم علينا العمل معاً

O odada benimle birlikte olduğu için ne kadar gurur duyduğunu söyledi ve topluluğumuzun koşullarını geliştirmek için Birlikte çalışmak konusunda konuşmaya başladık.
واعترف أنه كان فخوراً لأنه كان معي في تلك الغرفة، وبدأنا نتحدث عن العمل معاً لنطور وضع مجتمعنا.

birlikte çalışmayı Red ederseniz yönetilecek birşey kalmayacak.
لن يتبقى شئ لتقوما بتمثيله اوقيادته اذا رفضتم كلاكما العمل معاً

Ama birlikte çalışabiliriz. Galibiyeti paylaşırız.
لكن يمكننا العمل معاً يمكننا مشاركة الفوز

Ama Birlikte çalışmaya devam etmezsek uzun süredir uğrunda çalıştığımız bu zafer kargaşayla sonuçlanabilir.
ولكن إذا لم نتابع العمل معاً.. النصر الذي سعينا لتحقيقه وبذلنا غاية الجهد لزمن طويل جداً يمكن أن يسبسب تشوشاً كاملاً

Bu yüzden arıları yaptığımız en iyi şeyin başına tekrar getirmeye çalışıyorum. O şey, beraber çalışmak.
لهذا أريد أن يعود النحل للقيام بما نجيده، العمل معاً

Ama ikimiz, isimlerimizi temizlememiz için birlikte çalışacağız, söz veriyorum.
لكننا سنستمر في العمل معاً أنا وأنت لنبرئ اسمينا، أعدك بذلك!

Iıı, Mycroft'la beraber çalışmaya nasıl başladınız?
اذن كيف بدأتما انت و مايكروفت العمل معاً ؟

Siz ikiniz beraber çalışmaya başlayınca da beklentilerimiz tavan yaptı.
‫وحين بدأتما العمل معاً ‫توقعنا نتائج مذهلة

Eğer Litvack'ı yok edeceksek birlikte çalışmamız gerekiyor.
إن كنّا نريد القضاء على، ليتفاك فعلينا العمل معاً

Fedakarlık etmemiz, uzlaşmamız, istisnasız birlikte çalışmamız gerekecek.
فيجب علينا ان نضحي نقبل بالحلول الوسط ,العمل معاً. بدون استثناءات.

Benim dairemde birlikte oturmak benim iş yerimde Birlikte çalışmak.
العيش معاً في شقتي العمل معاً في شركتي للمحاماة

Birlikte çalışmak istemeyen kişilerin toplu becerilerini gerektirir.
يتطلب الأمر دمج لمهارات الأشخاص الذين لا يرغبون في العمل معاً

Biz burada bir aileyiz ve birlikte çalışmayı severiz.
نحن عائلة هنا, ونحب العمل معاً

Ve birlikte çalışmayı bıraktınız.
وقد توقّفتما عن العمل معاً

Her şeyi mahvettim. Umarım yine de birlikte çalışabiliriz.
أتمنى أن يظل بمقدورنا العمل معاً

Biliyorum ikimiz geçmişte çok fazla geçinemiyorduk, fakat belki de birlikte çalışabiliriz ortak bir amaç adına.
أعرف أننا لم ننسجم في الماضي... لكن لربما يمكننا العمل معاً... لأجل هدف مشترك

Birlikte çalışmaya devam ederiz ve sen de tüm bunları Kelly'den saklarsın ya da ona anlatırız ve vereceği tepki ne olursa, onunla baş etmeye çalışırız.
يمكننا مواصلة العمل معاً ويمكنك إخفاء حقيقة هذه الجلسات من كيلي أو يمكننا إخبارها الحقيقة

Evlatları beraber çalışmak isteyen her anne gurur duymalı.
اى ام كانت يجب أن تكون فخورة أن اولادها يريدون العمل معاً

-Hâlâ birlikte çalışacağız demek.
افترض أننا سنستمر في العمل معاً

Ramon, birbirimizi sevmeyiz. Ama bu beraber iş yapamayız anlamına gelmez.
نحن لا نحب بعضنا, لكن هذا لا يعنى أننا لا يمكننا العمل معاً

birlikte hareket etme ve medeniyet olarak hayatta kalıp en sonunda o yıldızları keşfetme sorumluluğu...
مسؤولية العمل معاً كحضارة كي نحيا و أخيراً , إستكشاف هذه النجوم.

Bunu birlikte çalışarak başarabildiler.
وقد تمكنوا من تحقيق ذلك عن طريق العمل معاً.

Birlikte çalışmanın kötü bir fikir olacağını söylemiştim.
لقد أخبرتكما بأن العمل معاً كانت فكرة سيئة

Sahneyi tamamlamak için birlikte çalışmaları gerek.
لإتمام السلسلة، سيتوجب عليهم العمل معاً

Bak, söylemek çok acı veriyor ama bence artık birlikte çalışmamanız gerekli.
انظر, يؤلمني قول هذا لكن لا أظن عليكما أيها الرجلان العمل معاً أبدا مرة أخرى

Onlara ihtiyacımız olduğu taktirde, birlikte çalışıp bizim asla çarpışamayacağımız savaşlarda yer alıp alamayacaklarını görmekti.
لنرى ما كان بإمكانهم العمل معاً حين الحاجة إليهم، ليخوضوا الحروب التي لا نستطيع خوضها.