"العيش فيه" - Translation from Arabic to Turkish

    • yaşamak
        
    • bir
        
    Arada uğramak istediğim bir yer olsa da yaşamak istediğim yer değil. Open Subtitles وبقدر ما أحب الزيارة إنّه ليس حقا مكاناً أرغب في العيش فيه
    Bu biraz da, ne kadar büyük bir evrende yaşamak istediğinizle ilgilidir. Open Subtitles أو أن جزء منه يعتمدُ على كِبَرِ الكون الذي تتمنى العيش فيه
    Elimizdeki iki seçenek bu. Ben kendim hangi gelecekte yaşamak istiyorum biliyorum. TED تلك هي خيارين لدينا. أنا أعرف المستقبل الذي أفضل العيش فيه.
    Hem böyle bir şey olsa, aza sahip çoğunluk beraberinde yaşamak istedikleri yerle alakalı tamamen farklı değerleri de getirecektir. TED وعندما يفعلون، فأنهم يجلبون معهم مجموعة مختلفة تماماً من القيم حول المكان الذي يريدون العيش فيه.
    Ve de kardeşinin mutlu yaşayabileceği bir dünya oluşturabilmek için. Open Subtitles ولخـلق العالم المثالي حيث يمكن لأخته نانالي العيش فيه بسلام
    İçeriye baktığımızda müzisylenlerin yaşamak istediği bir yer yaratırız. TED عند النظر للداخل، ننشيء هذا المكان الذي يود الموسيقيون العيش فيه.
    Keza bu dünya, kardeşimin de yaşamak istediği dünya. TED وهذا هو العالم الذي يود أخي العيش فيه كذلك.
    Soru şu: Bu gerçekten bizim içinde yaşamak istediğimiz dünya mı? TED السؤال هو: هل ذلك هو العالم الذي نريد العيش فيه
    Dünya Roma'nın. yaşamak için onun bir parçası olmalısın. Open Subtitles انه العالم الرومانى , إذا كنت تريد العيش فيه لابد أن تصبح جزءً منه
    Bu dünya değil, yaşamak istiyorum, sinir ol... — Lanet olsun. Open Subtitles ــ هذا ليس عالماً أريد العيش فيه ــ تباً
    Yaşam süremizi uzattık ama... bugünkü dünya, yaşamak için uygun bir yer değil. Open Subtitles لقد تمكنا من مد فترة عمرنا فى عالم لا يصلح العيش فيه
    Ben öyle bir dünyada yaşamak istemiyorum. Sizlerin de yaşamak istediğinize inanmıyorum. Open Subtitles هذا عالم لا أريد العيش فيه ولا أعتقد أن أحدكم سيستطيع
    Evini kurar, dükkanını açar, ve böyle yaşamak ister. Open Subtitles وجعل من عضوه الذي بالأسف حرفياً كمنزل فقط وأنشاء محل وأراد العيش فيه
    Buradaki olay, tüm hizmetlerin merkezde yer alması ve insanların fiilen dış çemberlerde yaşamaları bunun nedeni yaşamak isteyeceğiniz yerin daha az trafik, daha az gürültü ve daha az kirlilik olan yer olması. TED والشيء المهم هو وضع جميع الخدمات في المركز، ومن ثم يعيشُ الناس في المحيط الخارجي، بسبب وجود حركة مرور وضوضاء وتلوث أقل. فهذا هو المكان الذي تريدون العيش فيه.
    Sevdiğim adamla yaşamak istediğim eve. Open Subtitles منزل أردت العيش فيه مع رجل أحببته
    Ben de o dünyada yaşamak istiyorum. Open Subtitles هذا العالم الذي أريد العيش فيه
    Daha sonra burada Geon Woo ve Yeon Woo ile birlikte yaşamak için tuğlalarını teker teker taşımıştım. Open Subtitles شيّدته كي يمكننا... جميعاً العيش فيه. طوبةً بعد طوبة.
    Burası benim evim. Burada yaşamak istiyorsan benim kurallarıma uymak zorundasın. Open Subtitles هذا بيتي وان اردت العيش فيه
    Ama içinde yaşamak istemediğim bir dünya daha var. Open Subtitles "لكن هناك عالم آخر لا أريد العيش فيه"

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more