Bu iki kadınlada aşırı kontrolcü ilişkileri olmuş. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدَهُ سَيْطَرَة على العِلاقاتِ بكلتا أولئك النِساءِ. |
Grup içindeki bu tarz vücut dili hareketleri ilişkileri pekiştirir ve sükûnet sağlar. | Open Subtitles | ضمن المجموعةِ , يُساعدُ هذا النوعِ مِنْ لغةِ الجسمِ لتَعزيز العِلاقاتِ ويُحافظُ على السلامِ. |
Tabii, ortak noktaları çok olan kişilerin ilişkileri her zaman çok iyi yürüyor. | Open Subtitles | - نعم. وبعد ذلك، هناك تلك العِلاقاتِ حيث ناس عِنْدَهُمْ a طَنّ مِنْ الأشياءِ المشتركِ، |
Gördün mü işte bu yüzden ilişkilerden uzak duruyorum. | Open Subtitles | شاهدْ، لهذا أَبْقى خارج العِلاقاتِ. |
İlişkilerden söz etmişken Andrew, üzgünüm ama lobici Jim Melita ile olan ilişkini ve başkan yardımcısına erişim sağlayacağını ima etmeni sormam gerekiyor. | Open Subtitles | الكَلام عن العِلاقاتِ - أندرو، أَنا آسفُ، أنا ببساطة يَجِبُ أَنْ أَسْألَك حول علاقتِكَ مَع اللوبي جيِم ميليتا |
Senin neden tehlikeli ilişkileri çekici bulduğunu konuşmalıyız. | Open Subtitles | نحن يَجِبُ أَنْ نَتعاملَ معهم... ... الذيتَجْذبُلذا إلى العِلاقاتِ الخطرةِ؟ |
İnsan ilişkileri hakkında neler öğrenebileceğimizi bir düşünsene. | Open Subtitles | فرصةُ مدهشةُ لneurocomputing. فكّرْ بما نحن يُمْكِنُ أَنْ نَتعلّمَ حول العِلاقاتِ الإنسانيةِ. |