"الغذاءِ" - Translation from Arabic to Turkish

    • yiyecek
        
    • yemekleri
        
    • yemeği
        
    • gıdaları
        
    Belki sana Dell'den yiyecek getiririm. Open Subtitles لَرُبَّمَا أنا سَأُحظر معي بَعْض الغذاءِ مِنْ ديل
    Belki birlikte yiyecek bulabiliriz. Open Subtitles لَرُبَّمَا يُمْكِنُ أَنْ نَجِدَ بَعْض الغذاءِ سوية
    Bu ipek maymunları gibi türler, hayatta kalmak için taç örtüde sürekli yiyecek aramak zorundadır. Open Subtitles القرود الهندية هذه يَجِبُ أَنْ تفتش اعالي الاشجار بحثاً عن كُلّ أنواع الغذاءِ اذا هم ارادوا البقاء
    Konuğun yemekleri önceden görmemesi mi gerekiyor? Open Subtitles هو جيدا للضيفِ لرُؤية الغذاءِ قبل العشاءِ؟
    Belki de biraz yemeği daha çok tercih ederlerdi. Open Subtitles أعتقد لَرُبَّمَا هم سَيُفضّلونَ بَعْض الغذاءِ.
    Gracie, bütün bu gıdaları buraya getirdik. Open Subtitles جرايسي، نحن عِنْدَنا كُلّ هذا الغذاءِ خارج هنا.
    Ama yiyecek bulup, hayatta kalmak öyle zordur ki. Open Subtitles لكن إيجاد الغذاءِ الكافيِ للبَقاء صعبُ جداً
    Ama, geceyle beraber yiyecek aramak için resiflere çıkar. Open Subtitles لكن كأماسي، يَصْعدُ إلى الطوياتِ، للبَحْث عن الغذاءِ.
    Bahar, çam sansarının yiyecek bulması için ideal bir mevsim. Open Subtitles انه فصل الربيع، أفضل اوقاتِ السَنَةِ لإيجاد الغذاءِ.
    Büyük göğüs yüzgeçleri hem şeklini saklar, hem de yiyecek ararken kumu kazmasına yardım eder. Open Subtitles يمتلك زعانفُ صدريةُ ضخمةُ تستخدم للتنكرُ وهي يُمْكِنُ أَنْ تُساعد أيضاً في إزالة الرملِ عند البَحْث عن الغذاءِ.
    Bazılarının yiyecek bulmak için kasabaya indiğini hatırlıyorum. Open Subtitles أَتذكّرُ البعض مِنْهم جاءَ حقّاً إلى البلدةِ بَحْث عن الغذاءِ.
    Süzdüğü her bir ton sudan yaklaşık 25 gram yiyecek filtreler. Open Subtitles لكُلّ طَنّ مِنْ الماءِ يسحب , هم سَيُرشّحونَ لَرُبَّمَا 25 غرامَ مِنْ الغذاءِ.
    Herneyse, aslında sadece biraz yiyecek alıp gideceğim. Open Subtitles على أية حال، أنا مُجَرَّد هنا لمَسْك بَعْض الغذاءِ ويَذْهبُ.
    Kız alıp-vermelerine, ticaret yapmalarına, hatta pazarlardan yiyecek almalarına bile izin vermemişlerdir. Open Subtitles لم يُسمح لهم بالتزاوج لم يُسمح لهم بالتجارة لم يُسمح لهم حتى بشراء الغذاءِ من الأسواق المحلية
    Ve Tanrı aşkına kendine yiyecek al. Open Subtitles وخواطر لأجل اللهِ، إصرفْه على الغذاءِ.
    Ve bol yiyecek eşittir bol şempanze. Open Subtitles وتوفر الكثير مِنْ الغذاءِ للشمبانزي
    Okyanustaki yaşamın tamamı, sürekli bir yiyecek arayışıdır. Open Subtitles كُلّ الحياة التي هنا مَحْبُوسُ a بحث ثابت لإيجاد الغذاءِ
    Buraya gel, sen yiyecek saklamakta oldukça iyisin. Open Subtitles تعال، أنت جيّد في إختفاء الغذاءِ. ساعدْني على العثور على a مكان جيد لوَضْع هذا.
    Sizin yediğiniz Fransız yemekleri tereyağı ve peynir dolu. Open Subtitles أوه، رجاءً. ذلك الغذاءِ الفرنسيِ أنت رجالِ يَأْكلونَ ملئ بالزبدِ والجبنِ.
    Joey'nin yemekleri yemesine izin verme. Open Subtitles لا يَتْركُ جوي يَأْكلُ أيّ مِنْ الغذاءِ.
    Ben yemeği düşünmüyorum, orada mutluydum. Open Subtitles وأنا لَستُ بِحاجةٍ إلى داخل الغذاءِ لِكي يَكُونَ سعيدَ.
    Gracie, bütün bu gıdaları buraya getirdik. Open Subtitles جرايسي، نحن عِنْدَنا كُلّ هذا الغذاءِ خارج هنا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more