O küçük odada tek başıma beklemek zorundayım, değil mi? | Open Subtitles | سأنتظر في تلك الغرفة الصغيرة لوحدي، أليس كذلك؟ |
Sadece Tamara'nın küçük odada işi olduğu zamanlarda. | Open Subtitles | أحيانا عندما تعمل تمارا فى الغرفة الصغيرة |
Samantha o küçük odaya götürüldüğünü fark etti. | Open Subtitles | بدأ سامانثا لتحقيق تم نقله إلى أنها تلك الغرفة الصغيرة. |
Sen de bu küçük odaya tıkılı kalsaydın sen de delirirdin. | Open Subtitles | إذا كنت محبوسا في هذه الغرفة الصغيرة سوف تصبح أنت أيضا مجنونا |
Camın üzerinde ez, böylece kokusu tüm odaya yayılır ve bütün kötülükleri uzak tutar ve oradaki küçük odayı unutma. | Open Subtitles | أحشرهم بين الزجاج حتى تتغلغل الرائحة في الغرفة بأكملها وتبعد كل الشر ولا تنسى الغرفة الصغيرة هناك |
Normalde evin kirası 4,000 dolar. Sadece küçük oda 1,200 dolar. | Open Subtitles | المكان بالكامل إيجاره 4000، لكن الغرفة الصغيرة بـ1200 |
- Bunlar ne? - Galiba bu küçük odaların içinde duruyorsun. | Open Subtitles | -أعتقد أنك تقف فى تلك الغرفة الصغيرة |
Karını o küçücük odada hoplarken izlerdin. | Open Subtitles | سوف تراقب زوجتك وهى تقفز فى تلك الغرفة الصغيرة |
Mesela porno dükkanına gittiğinde kapalı küçük odada hard porno filmini izlediğinde.. | Open Subtitles | مثل مشهد ذهابها إلى متجر الأفلام الإباحية ومشاهدتها في الغرفة الصغيرة مشاهد من أفلام إباحية |
aslında tam bir problem değil, ceketimi kaybettim... şuradaki küçük odada. | Open Subtitles | إنها ليست مشكلة مهمة كثيراً ، بينما تركت سترتي في تلك الغرفة الصغيرة القريبة من هنا |
O gittiğinde ondan ben aldım orayı. küçük odada olmaya alışığım. | Open Subtitles | أخذتها منه عندما رحل، نوعاً ما أعتدتُ أن أكون في الغرفة الصغيرة |
Çıldırmış bir arı gibi o küçük odada ileri geri sekiz çizerek kararı bekleyişimi hatırlıyorum da. | Open Subtitles | أتذكر ذهابي إلى تلك الغرفة الصغيرة و العودة و التقدم بشكل ثمانية مثل نحلة |
Onu öyle görmek beni öldürüyor... hayat akıp giderken onun o küçük odada oturması falan. | Open Subtitles | إنه يقتلني رؤيته يجلس هناك في تلك الغرفة الصغيرة بينما حياته تتجاوزه. |
Samantha oturup test sonuçlarını beklerken aklından bir tek şey geçiyordu. "Lütfen beni o küçük odaya çağırmasınlar." | Open Subtitles | كما انتظرت سامانثا لتحقيق نتائج لها، كان لديها فكر واحد مرارا وتكرارا. "دون وأبوس]؛ ر السماح لهم يأخذني في تلك الغرفة الصغيرة." |
Elimde bir bardak ve Kevin Bacon DVD'siyle o küçük odaya gitmeden önce bunları bana söyleseydiniz ölürdünüz değil mi? | Open Subtitles | ألم تستطيعوا إخباري كل هذا قبل أن أدخل إلى تلك الغرفة الصغيرة مع كأس وأسطوانة (كيفن بيكون)؟ |
Annem bu eve temizliğe gelirdi, hizmetçiler arka kapıyı kullanır ama o küçük odayı ve havuzda oynadığımı hatırlıyorum. | Open Subtitles | عندما كانت أمي تنظف المنازل جائت الخادمة من الخلف لكنني أتذكر الغرفة الصغيرة واللعب في النافورة |
Sadece yarın için, küçük odayı alabilir misin? | Open Subtitles | هل يمكنك أخذ الغرفة الصغيرة غداً ؟ |
Çok daha fazla mahremiyet olurdu, ve o üst kattaki küçük oda var ya... | Open Subtitles | هناك الكثير من الخصوصية و هناك تلك الغرفة الصغيرة في الطابف العلوي |
Yukarıdaki o küçük oda ne? Büyük bir zincirle kilitlenmiş. | Open Subtitles | ما تلك الغرفة الصغيرة التي بأعلى؟ |
- Galiba bu küçük odaların içinde duruyorsun. | Open Subtitles | -أعتقد أنك تقف فى تلك الغرفة الصغيرة |
Testi kabul ettim, bütün geceyi bu küçücük odada geçirmeyi değil. | Open Subtitles | وافقت أن أخذ الإختبار لم أوافق على قضاء طوال الليلة في تلك الغرفة الصغيرة |