Tuhaf olan, normalde bana ne yapacağımı söylemesi beni deli ediyor. | Open Subtitles | الشيء الغريب هو عندما يقول لي ما يجب القيام به في الحياة هذا يدفعني للجنون. |
Tuhaf olan en iyi arkadaşımın oğlumu görmek için bu kadar beklemesi. | Open Subtitles | الأمر الغريب هو أن صديقي العزيز أخذ وقت طويل حتى جاء ليرى أبني |
Öyle bence, ama Garip olan şey intranet kullanmış olmaları. | Open Subtitles | أموالي تقول نعم, ولكن الغريب هو انهم كانوا يستخدمون الإنترانت |
Garip olan şu ki hiçbiri olay yerinde gördüğümüzle eşleşmiyor. | Open Subtitles | الامر الغريب هو جمعيها مختلفه عما رأينا في موقع الجريمة |
İşin garip yanı, şimdi hayatımda biri var ya herkes birilerini ayarlamaya çalışıyor. | Open Subtitles | الغريب هو جود هذا الشابّ الآن، و الجميع بات يريد مواعدتي. |
Ama işin tuhaf yanı, 11 oy alırım demiştim. | Open Subtitles | و لكن الشئ الغريب هو إنني استطيع حساب 11 منهم |
İşin garibi, o bana, benim ona kızdığımdan daha çok kızıyor sanırım. | Open Subtitles | الجزء الغريب هو اني اعتقد بانه غاضبٌ مني أكثر من غضبي عليه |
'Ama işin tuhaf tarafı, daha da inanılmaz bir şey oldu.' | Open Subtitles | " ولكن الشيء الغريب هو أنه حدث شيء لا يصدق بكثير" |
Fakat Tuhaf olan şey, sen gülümsemeye devam ettiğin sürece bunların hiçbirisi beni korkutmuyor. | Open Subtitles | ولكن الأمر الغريب هو طالما أراك مبتسمة فلا شيئ من ذلك يخيفني |
Tuhaf olan tek şey, evi nakit almış olmaları. Borca girmemişler. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الغريب هو قيامهم بتسديد ثمن هذا المنزل نقداً و لم يقوما بالرهن |
Tuhaf olan şey, bunun onun kararı olmasıydı. | Open Subtitles | الشئ الغريب هو أنه هو الذي قرر أن يخرج من المنزل , أتعلمين؟ |
Tuhaf olan şeyse hiç lezbiyen tanımadım. | Open Subtitles | الامر الغريب هو انني لم اتعرف على اية سحاقية. |
Tuhaf olan şu ki seni neden izlemeye başladığım konusunda hiçbir fikrim yok artık. | Open Subtitles | الشيء الغريب هو انه ليس لدي أي فكرة عن سبب بدأي بمشاهدتك |
Asıl Garip olan bunların hiçbirini şimdiye kadar hiç düşünmemiş olmam. | Open Subtitles | الغريب هو أنني لم أفكر أبداً في الحصول على أي شيء من هذه الأشياء حتى الآن |
Asıl Garip olan otopsiden sonra kanıt dolabına gidip de orada bir şey bulamamam. | Open Subtitles | الغريب هو الذهاب إلى خزانة الأدلة بعد التشريح النهائي و عدم وجود أي أدلة متبقية |
Garip olan şey, o şey her neydiyse, sadece canlı dokuyu hedeflemiş gibi görünüyor, çünkü geri kalan herşey burada. | Open Subtitles | الشيءَ الغريب هو ، أنه مهما كَانَ ذلك ، يَبْدو أَنْه كان موجَّهُ للخلايا الحيّه ، لأن كُلّ شيء آخر تٌرك |
Ve işin garip tarafı bunu babam için yaptım. | Open Subtitles | ... الشي الغريب هو بأني فعلتها لأجل أبي العجوز |
İşin garip yanı ilk tercihim sensin. | Open Subtitles | واو, و الشيء الغريب هو أنتش خياري الأول |
İşin garibi herif ne ara saldırı moduna geçti anlamadım. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الغريب هو سرعته في الانتقال إلى طور القتل |
İşin tuhaf tarafı bu şekilleri sürekli görmem. | Open Subtitles | الغريب هو أنني أرى هذه الأنماط كل الوقت |