"الغريزة" - Translation from Arabic to Turkish

    • içgüdü
        
    • içgüdüsü
        
    • içgüdüleri
        
    • içgüdüdür
        
    • güdü
        
    • İçgüdüler
        
    • içgüdülerin
        
    • içgüdüyü
        
    • içgüdüsünü
        
    • güdümü
        
    • güdüsel
        
    • içgüdümüz
        
    • içgüdüydü
        
    • içgüdülerle
        
    • içgüdüsüyle
        
    Ve bu andan itibaren, klasik müzik özünde olan şeye dönüştü, doğamızın iki güçlü yönü arasındaki bir diyaloğa: içgüdü ve zeka. TED ومن هذه اللحظة، أصبحت الموسيقى الكلاسيكية ما تشكله بالاساس حواراَ بين جانبين قويين من جوانب الطبيعة الغريزة والذكاء
    Fakat her müzisyen inanç ve mantık, içgüdü ve zeka arasında farklı bir denge kurar. TED لكن لكل موسيقي توزانه الخاص بين الايمان و المنطق، الغريزة و الذكاء
    Filleri ölmek için aynı yere yönelten garip bir içgüdü bu. Open Subtitles الغريزة الغريبة تلك فيلة الأدلة إلى بقعة واحدة للموت.
    Ama topu nereye doğru atacağı hakkında içgüdüsü vardı. Open Subtitles ولكن كان يمتلك الغريزة كي يرمي الكرة في المكان الصحيح
    Merak etmeyin, içgüdüleri her zaman devreye girer. Open Subtitles ماذا تفعل؟ لا تقلقي، فدائماً ما تغلب الغريزة
    Kendini koruma, insan aklındaki en temel içgüdüdür. Open Subtitles الحفاظ على الذات هي الغريزة الاساسية في النفس البشرية
    İçgüdü sadece öğrenilmiş tepkilerdir. Open Subtitles لا وجود لشيء كهذا الغريزة هي مجرد مجموعة ردود فعل مدروسة
    Onunla ilgili içgüdülerin yanlış. - Konu, içgüdü değil. Bunu söylemekten yoruldum. Open Subtitles غرائزك عنه خاطئة الغريزة ليست القضية وقد أخبرتك بهذا
    Konuşmak aklına gelen ilk içgüdü, ama konuşma. Open Subtitles أعلم أنّ الغريزة الأولى لديكَ هي التكلّم ولكن لا تتكلّم
    Bir çerçeve gördüklerinde içinden geçmenin tehlikeli olduğunu fark edeceklerini ve bunun anne kuştan yavrusuna geçecek bir tür içgüdü olacağını. Open Subtitles إنها نوعاً من الغريزة تنتقل من الأم إلى فرخها أنهم يدركون أنهم عندما يرون الإطار يعني ذلك أنه من الخطر المرور من خلاله
    Bu hayvanların çoğunun kötülükten başka şeyle bağlantısı yok. İçgüdü ve dürtülerden ibaretler. Open Subtitles أغلب أولئكَ الحيوانات مُتوحشّون على نحوٍ حادٍ حيث الغريزة والحافز.
    Bilirsin, ...bir adam tekneyle açilir ve belli bir derinlikte suya atilir, ...içgüdüsü ona yüzmeye çalismasini söyler, iste ben de o içgüdü var. Open Subtitles عندما تصطدم بقارب يجب أن تفكر بالآمر الكلب لديه الغريزة وهي لديّ كذلك
    Sanırım seni iyi bir polis yapan da bu içgüdü. Open Subtitles أظن أن الغريزة هي الشيء الذي يجعلك شرطية جيدة
    Annelik içgüdüsü bir mazeret olabilir. Open Subtitles الغريزة الأمومية يُمْكِنُها فقط أَنْ تُعذرُ كثيراً
    İnsan içgüdüsü bilimsel merakımızın sorulara cevap aramasını sürdürecektir. Open Subtitles الغريزة البشرية التي تُحرك فضولنا العلمي لن توقفنا عن البحث عن إجابات لذلك
    Uçurumun aşağısında, anneleri, ona katılmaları için sesleniyor ve içgüdüleri gitmeleri için zorluyor. Open Subtitles في قاع المنحدر، تدعوها والدتها لتنضمّ إليها وتدفعها الغريزة لاتباعها
    Kendini koruma, insan aklındaki en temel içgüdüdür. Open Subtitles الحفاظ على الذات هي الغريزة الاساسية في النفس البشرية
    Orası arzu, sürekli bir iç güdü, zıtlıkların uyumlu olduğu yer. Open Subtitles حيث تتقدم الرغبة على الغريزة وتتخطى الإنسجام
    - Gelenekler değil, bu... Bak, bu bilgisayarların asla elde edemeyeceği şeylere sahibiz içgüdüler, duygular ve ruhsal karar alabilme gibi. Open Subtitles ليست التقاليد ولكن, لدينا أشياء ليست موجودة في هذه الحواسب مثل الغريزة
    Gözünü morartan, seni evsiz bırakan... arabanda uyumak zorunda bırakan, korku içinde yaşatan içgüdüyü değil. Open Subtitles لاتثقِ بتلك الغريزة التي تسببت بضربكِ وجعلتكِ مشرّدة تنامين في الشارع، وتخافين على حياتكِ ..
    Fakat ben aniden sendeki hayatta kalma içgüdüsünü gördüm. Open Subtitles لكننـي رأيـت فيكِ الغريزة الغريزة للنجـــاة
    İç güdümü destekliyorum. Open Subtitles أنا أدعك الغريزة
    Kaza yapan biri direksiyonu iç güdüsel olarak şoför tarafının tersine kırar. Open Subtitles لماذا الانحراف فى هذا الاتجاه ؟ الغريزة الانسانية هى الانحراف بعيدا عن جانب السائق، حيث تم ضربك
    Başka bir yaşayan varlığı besleme ve büyütme içgüdümüz olması takdire şayan bir şey. Open Subtitles إنّ وجود هذه الغريزة التي تدفعنا إلى رعاية كائن حيٍ آخر، لهي أمرٌ رائع
    Selina'yı kurtardım. Saf içgüdüydü. Open Subtitles حميت سيلينا من الجراثيم الغريزة الصافية.
    İki sanatçının da aynı şarkıya benzer komik içgüdülerle düzenleme yaptıklarını görüyorum, haliyle benzer enstrümanlar kullanılıyor. Open Subtitles أرى فنانين يغنيان نفس الأغنية بنفس الغريزة الكوميدية و هذا أنتج عزفا بنفس الوسائل الموسيقية
    Bir katil içgüdüsüyle doğduk, bunu radyo gibi açıp kapatamazsın. Open Subtitles لقد ولدنا لكى نلاكم ولا نستطيع ان نطفىء هذه الغريزة كمانطفىءالراديو.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more