Ve bu andan itibaren, klasik müzik özünde olan şeye dönüştü, doğamızın iki güçlü yönü arasındaki bir diyaloğa: içgüdü ve zeka. | TED | ومن هذه اللحظة، أصبحت الموسيقى الكلاسيكية ما تشكله بالاساس حواراَ بين جانبين قويين من جوانب الطبيعة الغريزة والذكاء |
Fakat her müzisyen inanç ve mantık, içgüdü ve zeka arasında farklı bir denge kurar. | TED | لكن لكل موسيقي توزانه الخاص بين الايمان و المنطق، الغريزة و الذكاء |
Filleri ölmek için aynı yere yönelten garip bir içgüdü bu. | Open Subtitles | الغريزة الغريبة تلك فيلة الأدلة إلى بقعة واحدة للموت. |
Ama topu nereye doğru atacağı hakkında içgüdüsü vardı. | Open Subtitles | ولكن كان يمتلك الغريزة كي يرمي الكرة في المكان الصحيح |
Merak etmeyin, içgüdüleri her zaman devreye girer. | Open Subtitles | ماذا تفعل؟ لا تقلقي، فدائماً ما تغلب الغريزة |
Kendini koruma, insan aklındaki en temel içgüdüdür. | Open Subtitles | الحفاظ على الذات هي الغريزة الاساسية في النفس البشرية |
İçgüdü sadece öğrenilmiş tepkilerdir. | Open Subtitles | لا وجود لشيء كهذا الغريزة هي مجرد مجموعة ردود فعل مدروسة |
Onunla ilgili içgüdülerin yanlış. - Konu, içgüdü değil. Bunu söylemekten yoruldum. | Open Subtitles | غرائزك عنه خاطئة الغريزة ليست القضية وقد أخبرتك بهذا |
Konuşmak aklına gelen ilk içgüdü, ama konuşma. | Open Subtitles | أعلم أنّ الغريزة الأولى لديكَ هي التكلّم ولكن لا تتكلّم |
Bir çerçeve gördüklerinde içinden geçmenin tehlikeli olduğunu fark edeceklerini ve bunun anne kuştan yavrusuna geçecek bir tür içgüdü olacağını. | Open Subtitles | إنها نوعاً من الغريزة تنتقل من الأم إلى فرخها أنهم يدركون أنهم عندما يرون الإطار يعني ذلك أنه من الخطر المرور من خلاله |
Bu hayvanların çoğunun kötülükten başka şeyle bağlantısı yok. İçgüdü ve dürtülerden ibaretler. | Open Subtitles | أغلب أولئكَ الحيوانات مُتوحشّون على نحوٍ حادٍ حيث الغريزة والحافز. |
Bilirsin, ...bir adam tekneyle açilir ve belli bir derinlikte suya atilir, ...içgüdüsü ona yüzmeye çalismasini söyler, iste ben de o içgüdü var. | Open Subtitles | عندما تصطدم بقارب يجب أن تفكر بالآمر الكلب لديه الغريزة وهي لديّ كذلك |
Sanırım seni iyi bir polis yapan da bu içgüdü. | Open Subtitles | أظن أن الغريزة هي الشيء الذي يجعلك شرطية جيدة |
Annelik içgüdüsü bir mazeret olabilir. | Open Subtitles | الغريزة الأمومية يُمْكِنُها فقط أَنْ تُعذرُ كثيراً |
İnsan içgüdüsü bilimsel merakımızın sorulara cevap aramasını sürdürecektir. | Open Subtitles | الغريزة البشرية التي تُحرك فضولنا العلمي لن توقفنا عن البحث عن إجابات لذلك |
Uçurumun aşağısında, anneleri, ona katılmaları için sesleniyor ve içgüdüleri gitmeleri için zorluyor. | Open Subtitles | في قاع المنحدر، تدعوها والدتها لتنضمّ إليها وتدفعها الغريزة لاتباعها |
Kendini koruma, insan aklındaki en temel içgüdüdür. | Open Subtitles | الحفاظ على الذات هي الغريزة الاساسية في النفس البشرية |
Orası arzu, sürekli bir iç güdü, zıtlıkların uyumlu olduğu yer. | Open Subtitles | حيث تتقدم الرغبة على الغريزة وتتخطى الإنسجام |
- Gelenekler değil, bu... Bak, bu bilgisayarların asla elde edemeyeceği şeylere sahibiz içgüdüler, duygular ve ruhsal karar alabilme gibi. | Open Subtitles | ليست التقاليد ولكن, لدينا أشياء ليست موجودة في هذه الحواسب مثل الغريزة |
Gözünü morartan, seni evsiz bırakan... arabanda uyumak zorunda bırakan, korku içinde yaşatan içgüdüyü değil. | Open Subtitles | لاتثقِ بتلك الغريزة التي تسببت بضربكِ وجعلتكِ مشرّدة تنامين في الشارع، وتخافين على حياتكِ .. |
Fakat ben aniden sendeki hayatta kalma içgüdüsünü gördüm. | Open Subtitles | لكننـي رأيـت فيكِ الغريزة الغريزة للنجـــاة |
İç güdümü destekliyorum. | Open Subtitles | أنا أدعك الغريزة |
Kaza yapan biri direksiyonu iç güdüsel olarak şoför tarafının tersine kırar. | Open Subtitles | لماذا الانحراف فى هذا الاتجاه ؟ الغريزة الانسانية هى الانحراف بعيدا عن جانب السائق، حيث تم ضربك |
Başka bir yaşayan varlığı besleme ve büyütme içgüdümüz olması takdire şayan bir şey. | Open Subtitles | إنّ وجود هذه الغريزة التي تدفعنا إلى رعاية كائن حيٍ آخر، لهي أمرٌ رائع |
Selina'yı kurtardım. Saf içgüdüydü. | Open Subtitles | حميت سيلينا من الجراثيم الغريزة الصافية. |
İki sanatçının da aynı şarkıya benzer komik içgüdülerle düzenleme yaptıklarını görüyorum, haliyle benzer enstrümanlar kullanılıyor. | Open Subtitles | أرى فنانين يغنيان نفس الأغنية بنفس الغريزة الكوميدية و هذا أنتج عزفا بنفس الوسائل الموسيقية |
Bir katil içgüdüsüyle doğduk, bunu radyo gibi açıp kapatamazsın. | Open Subtitles | لقد ولدنا لكى نلاكم ولا نستطيع ان نطفىء هذه الغريزة كمانطفىءالراديو. |