Şiddetli yağmur, üç gündür üç eyalet bölgesini kasıp kavuruyor. | Open Subtitles | لا تزال الأمطار الغزيرة مستمرة لتجتاح ثلاث مناطق من الولاية. |
Üstümde kuruyan ter ve yağmur yüzünden içim üşümüştü. | Open Subtitles | الأمطار الغزيرة و العرق أصابا عظامي بالبرد الشديد |
Ve sağnak yağış yüzünden şehrin bu kısmı cidden kötüleşmeye başladı. | Open Subtitles | دعني أقول بأن حالة المدينة تستاء بسبب هذه الأمطار الغزيرة |
"Görüş alanı, sağanak yağmur nedeniyle çok yetersizmiş." | Open Subtitles | الرؤية كانت شبه معدومة بسبب الامطار الغزيرة |
Nesnelerin, olguların çaresizliğine, penceremin dışındaki pis köpeğin kurşunî gökyüzünün altında, delicesine yağan yağmurda su içişine bakmamı istiyorlar. | Open Subtitles | لانظر إلى يأس الأشياء لأشاهد ككلب وضيع خارج نافذتي تحت السماء الرمادية وقت الأمطار الغزيرة |
Ben kasırgalar gördüm. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurlar gördüm. | Open Subtitles | رايت الاعاصير ,رايت الامطار الغزيرة |
Aşırı yağışlar nedeniyle eyaletin güney bölgesinin tamamı sel tehlikesi altında. | Open Subtitles | مع هطول الأمطار الغزيرة مؤخرا هنالك تخذير فيضان محتمل حدوثه الأن لجميع مناطق الجزء الجنوبي |
sağanak yağmurların şiddetini dindiren birer kubbe gibi davranırlar. | Open Subtitles | وهي تحمي التربة أيضا من آثار هطول الأمطار الغزيرة |
Bugün Kolombiya 'yı vuran ve meteorologları şaşırtan kasırga ve fırtına yüzünden önümüzdeki 5 yılın kahve mahsulü yok olma tehdidi altında. | Open Subtitles | إحتارت أجهزة الأرصدة الجوية فى الإعصار و عواصف الأمطار الغزيرة التى هاجمت كولومبيا ظهيرة اليوم |
Gece boyunca şiddetli rüzgar ve yağmur bekleniyor. | Open Subtitles | الرياح العنيفة والأمطار الغزيرة متوقّعة ليلا. |
yağmur fazla şiddetlenmeden cesedi torbaya koyduk ama 5 dakika içinde çamur banyosu yapmış gibi oldu. | Open Subtitles | وضعنا الجثة في الكيس قبل أن تبدأ الأمطار الغزيرة بعد خمس دقائق كانت كحمام من الوحل |
sağanak yağmur getirmeliyiz o uzakta kibir ve gösteriş yıkar, vurgunculuk,tembellik ve kayıtsız olarak yıllarca ezilen biziz | Open Subtitles | يجب علينا جلب الامطار الغزيرة ليمحى العجرفه والغرور والتربح، والكسل |
Haba 10 derece, bulutlu, akşam yağmur bekleniyor. | Open Subtitles | يكون الطقس غائما, حوالي 10 درجة, ومن المتوقع في المساء الامطار الغزيرة. |
Koç, yağmur daha hızlanmadı mı? | Open Subtitles | مهلا، مدرب، سواء الامطار الغزيرة على نحو متزايد؟ |
Çok yoğun yağış ve bol bol yıldırım düşmesi hafta boyunca devam edecek. | Open Subtitles | الأمطار الغزيرة جداً وبعض البرق تستمر طوال الأسبوع |
Diğer birçok yerde şimdiden sel baskınları, şiddetli yağış ve tabii ki gök gürültülü yağış görülmeye başlandı. | Open Subtitles | شهدت مناطق كثيرة أخرى سيولا بالفعل بسبب الأمطار الغزيرة و العاصفة الكهربائية بالطبع |
Şiddetli bir yağmurda sığancak bir sığınak. | Open Subtitles | عند هطول الأمطار الغزيرة, يلجأ المرء إلى ملاذ الشجرة العملاقة |
Doktor Foster gitti Gloucester'a şakır şakır yağmurda. | Open Subtitles | الطبيبة فوستر ذهبت الى جلوكيستر فى الأمطار الغزيرة |
Sorun ise, geçen hafta yağan yağmurlar, golf sahasını çamur içinde bıraktı. | Open Subtitles | والآن، المشكلة هي، مع كل الأمطار الغزيرة الأسبوع الماضي، ملعب (الجولف) عبارة عن مستنقع. |
Bay Mishra, köprü şiddetli yağışlar nedeniyle çöktü. | Open Subtitles | السيد إيفليشرا، انهار جسر بسبب الأمطار الغزيرة. |
Kuru yaprakların mırıIdandığı, ani yağmurların toprağı yıkadığı gün. | Open Subtitles | والاوراق الجافة ستذوى وستغسل الامطار الغزيرة الارض |
Bugün Kolombiya 'yı vuran ve meteorologları şaşırtan kasırga ve fırtına yüzünden önümüzdeki 5 yılın kahve mahsulü yok olma tehdidi altında. | Open Subtitles | إحتارت أجهزة الأرصدة الجوية فى الإعصار و عواصف الأمطار الغزيرة التى هاجمت كولومبيا ظهيرة اليوم تهدد بتدمير محصول القهوة الدولى للـ 5 أعوام القادمة |