çamaşır makinesi hala bozuk, onun için mikrodalgayı kullanayım dedim. | Open Subtitles | الغسّالة معطلة، ففكرت بأن أستخدم المايكروويف بدلاّ عنها. |
Kurutma makinesindeki pamukları temizlemeyi unuttum. Eğer biri evimize zorla girip çamaşır yıkarsa, alev alabilir. | Open Subtitles | لو شخص سطى على المنزل واستعمل الغسّالة قد يشعل حريق |
O kedi çamaşır makinesinin içinde olduğu için sağ kalmayı başarmıştı. | Open Subtitles | لا، لا، لا. آي رأى القطّة، التي كانت وفّرت التي كانت في الغسّالة. |
Zavallı Çamaşırcı kadın burada ölü yatarken o, elbette ki suçlu görünüyor. | Open Subtitles | بالتأكيد يبدو مذنباً ...سيدي بقتل الغسّالة المسكينة... |
Çamaşırcı kadın nerede yaşıyor? | Open Subtitles | أين تعيش المرأة الغسّالة ؟ |
Ve sepetteki kirli giysileri makineye koy. | Open Subtitles | وضع الملابس الموجودة في السلة إلى الغسّالة |
Ama çamaşır makinesini kullanmayı öğreteceğini söylemiştin. | Open Subtitles | لكنّكِ قلتِ بأنّكِ ستدعيني أستخدّم الغسّالة. |
Önce çamaşır makinesiyle uğraştı, ...sonra da plakçaları halletti. | Open Subtitles | في البدايه خرّب الغسّالة والآن جهاز التسجيل |
Önce çamaşır makinesi, şimdi pikap. | Open Subtitles | في البدايه خرّب الغسّالة والآن جهاز التسجيل |
İskelet çamaşır makinesinde çok büyük acı çekmiş görünüyor. | Open Subtitles | يظهر أنّ الهيكل العظمي عانى من ضرر بالغ في الغسّالة |
Seninle tam olarak burada, şu an çamaşır makinesinin üzerinde seks yapacağım. | Open Subtitles | ما أمر هذا الروب ؟ سوف أمارس الجنس معكِ هنا ، الأن فوق هذه الغسّالة |
Eğer, selenin içinde değilse, çamaşır makinesinin içinde de olmayacak. | Open Subtitles | إن لم تكُن في سلّة، فن توضع في الغسّالة. |
Çamaşırcı kadın parçalarına ayrılmıştı. | Open Subtitles | المرأة الغسّالة مزّقت إرباً |
Çarşaflari makineye attim. | Open Subtitles | وضعت الملاءات في الغسّالة |
çamaşır makinesi, resmen gümledi, bebeğim. | Open Subtitles | الغسّالة رسمياً تعطّلت تماماً يا حبيبي |
çamaşır makinesini tamir etmek için buradayım. | Open Subtitles | السبّاك، جئت... لأصلّح الغسّالة |