Onun, çiçeğin dış kılıfını açıp, içindeki nektarı alabilecek gücü var. | Open Subtitles | فهو يتمتع بالقوة ليمزّق الغلاف الخارجي ويحصل على نصيبه من الرّحيق |
Bizim için bütün dış kabukları halletiler, çok iyilikleri dokundu bize. | TED | فقاموا بتصنيع الغلاف الخارجي للألعاب مشكوراً |
ve doğru yere konulduğunda dış kabuk çıkartılıyor ve kalp kapakçığı şu şekli alıyor, ve bu noktada atmaya başlıyor, anında | TED | ما ان يصل الى مكانه المناسب وازالة الغلاف الخارجي يعاد تشكل الصمام القلبي لملائمة الموقع ويبدأ بصورة فورية بالنبض |
İçeri doğru gittikçe ağırlaşan element katmanlarını çevreleyen orijinal yakıt yani hidrojen dış katmanı. | Open Subtitles | نجد في قطاع عرضي أن الغلاف الخارجي من الهيدروجين يحيط بطبقات العناصر الثقيلة فالأثقل فالأثقل |
dış yüzeyinde koyu taneli bir madde var. | Open Subtitles | ثمة مادة محببة على الغلاف الخارجي |
beni dış halkaya götürebileceğiniz söylendi. | Open Subtitles | لقد أخبرني أحدهم أنه يمكنك أن تنقلني إلي "الغلاف الخارجي". |
Eğer koryuma çarparsa dış kabuğunu kırıp geçebilir. | Open Subtitles | ، إن لمس "الكوريوم .يستطيع أن يخترق الغلاف الخارجي |
dış kabuğu ben tasarladım. - Ne? | Open Subtitles | لقد صممت الغلاف الخارجي |
dış halka ile alışveriş yapıcaklar. | Open Subtitles | سوف يقايضوا العمل مقابل النقل إلي "الغلاف الخارجي"... |
- Hayır dış kabuğuna. | Open Subtitles | لا ، الغلاف الخارجي فحسب |