U-Boat'ı gördüğümüzde şu mesajı donanma karargahına şifrele. | Open Subtitles | عندما تكشف هذه الغواصه عن نواياها شفر هذه الرساله إلى عمليات الأسطول |
Şu U-Boat eğer hala okyanusta ise, onu ördek gibi avlayacaktır. | Open Subtitles | إذا كانت هذه الغواصه لا تزال فى المحيط فليس لها أى فرص |
denizaltı kovalama konusunda bir şey bilmem, ama yeni kaptanımız bunu gayet iyi biliyor. | Open Subtitles | لا أعلم أى شئ عن مطاردة هذه الغواصه لكنى أعتقد أن الكابتن يفعل ذلك |
O denizaltı bizi balık gibi avlarsa yeteri kadar gerçek olacaktır. | Open Subtitles | إنه حقيقى بما فيه الكفايه إذا ما عرضت هذه الغواصه طوربيدات علينا |
- Amiral Hargreaves, ben, ve denizaltının kaptanı Talbot. | Open Subtitles | الأدميرال هارغرفس وأنا وتالبوت قبطان الغواصه |
İlk denizaltının yerini belirle ve ikinciye hedef olarak bunu bildir. | Open Subtitles | خذ موقع الغواصه الأولى وأعطه للثانيه ليكون هدفها |
Ama Nautilus'un, tam buradaki bir mağaranın içinde olması gerekiyordu. O halde bu harita yanlış. | Open Subtitles | ولكن الغواصه يفترض أن تكون داخل كهف هنا تماماً |
Birinci evre içinde mürettebat ve ameliyat ekibinin olacağı bir denizaltını minyatürize etmek ve onu beyne giden atardamara enjekte etmek. | Open Subtitles | سوف يتم تصغير الغواصه وادخلها الى هناك وطبعا انتم بداخلها وسوف نقوم بأدخالكم عن طريق الشريان السباتى |
Kaptanımı denizaltıdan çıkarmak için sebeplerinin yanı sıra eylemlerini... | Open Subtitles | ليخرجو الضابط المسئول من على الغواصه بل لديهم الوسائل |
Ve U-Boat'ı bulacak kadar şanslı isek, yardım gelmeden önce bir Raider ile karşılaşmak bizim için pek iyi olmayacaktır. | Open Subtitles | إذا كنا محظوظين بما فيه الكفايه و عثرنا على الغواصه ربما يسحبنا فى إتجاه مضاد للسفن القادمه و هذا لن يجعلنا محظوظين |
U-Boat istediği takdirde bir gün daha su altında kalabilir. | Open Subtitles | الغواصه يمكنها البقاء تحت السطح لمدة 24 ساعه أخرى إن أرادوا ذلك |
"U-Boat'ın Alman Raider S, U ya da M ile buluşacağı sanılıyor." | Open Subtitles | الغواصه ربما تحاول أن تلتقى " " مع السفن الألمانيه س .. ى أو م |
Sonuç itibariyle denizaltı parçalarına ayrılmış ve havaya saçılmıştı. | Open Subtitles | كنتيجه لغرق الغواصه وتفريغها للهواء الموجود بداخلها |
Bizzat kontrol ettiğim, denizaltı kapağı şifresi de içinde. | Open Subtitles | تحتوي على اوامر الغواصه التي اختبرتها بنفسي |
Sonra arka buluşma noktasına denizaltı ve yurt geri dönün | Open Subtitles | ثم نعود لنقطة اللقاء مع الغواصه و نعود للوطن |
Eski güzel günlerde en azından 100 yer bulabilirdin bir denizaltının farkedilmeden yüzeye çıkabileceği. | Open Subtitles | في الماضي كان هناك 100 مكان لتصعد الغواصه الى مكان بدون رايتها |
denizaltının dışına çıkıp, arkaya dolaşarak, reaktörün kaçış kapağından gireceğim! | Open Subtitles | سوف اخرج من الغواصه واعود اليها مفتاح الطوارىء في غرفة المفاعل |
denizaltının üst taraflarına git. Torpido bölümünde buluşuruz. Hadi, git! | Open Subtitles | اذهبي الى قمة الغواصه وسأقابلك في خليج الطوربيد، اذهبي |
Bize Nautilus'un yerini söyleyebilir. | Open Subtitles | فمن الممكن أن تخبرنا بموقع الغواصه |
Nautilus'la geri dönüyor olmalıydın. - Orada tekrar bir araya gelecektik. | Open Subtitles | يفترض أنكِ في طريقكِ إلى الغواصه |
Eğer UMD denizaltını yakalarsa torpido gözünü atıyorlar. | Open Subtitles | اذا اعترضت مكافحة المخدرات الغواصه سيقومون بانزال الصاروخ. |
Hem bundan hem de o denizaltıdan daha güçlü bir ilaç yok. | Open Subtitles | إما هذا أو الغواصه هناك فذلك دواء فعال |
Belki de ölümünün denizaltıdaki sistemle alakası yoktur. | Open Subtitles | اتعلم, ربما يكون موته ليس لديه اي امرٍ بنظام الخداع في الغواصه. |
Kısa radyo dalgalarını kullanan eskort gemileri, su üstünde bulunan U-Botların yerini tespit edebiliyor böylece U-Botlar tarafından görülmeden, onlar denizaltıları görüyordu. | Open Subtitles | ...بظهور رادار يعمل بالموجه القصيره أصبح بمقدور سفن الحراسه رصد الغواصات الألمانيه على سطح الماء و غالباً مـا كان يتم رصد الغواصه قبـل أن ينتبه لـذلك أفـراد طاقـمها |