Bu tür bir selülozun Süper emiciliğinden dolayı, sadece bir batırma -ve gerçekten kısa bir tane- yeterli oluyor. | TED | وبسبب الإمتصاصية الفائقة لهذا النوع من السليلوز، يحتاج فقط إلى مرة واحدة، مرة واحدة قصيرة جدا للقيام بذلك. |
Beden büyüklüğünü ve hacmini değiştirme, Süper hız, uçma, Süper kuvvet, ölümsüzlük ve görünmezlik. | TED | تحول حجم الجسم والمحتوي، السرعة الفائقة الطيران، القوة الخارقة، الخلود، و التخفي. |
Üstelik, bu Süper simetri parçacıkları karanlık madde olmak için çok güçlü adaylar. | TED | ايضا، تلك الجسيمات الفائقة التناظر هى مرشح قوى ان تكون المادة المعتمة. |
yüksek teknolojinin özel saldırı silahları için senin sokakların da. | Open Subtitles | عن التكنولوجيا الفائقة والأسلحة الهجومية المتخصصة التي تفيض في الشوارع |
yüksek teknoloji endüstrisi de üreticiler için daha güçlü koruma istiyor. | TED | قطاع التكنولوجيا الفائقة يريد حماية أقوى للمنتجين. |
Soğuk algınlığı yüzünden beni yoğun bakıma mı aldın? | Open Subtitles | جلبتني إلى وحدة العناية الفائقة لأجل زكام؟ |
Hiper hızda, kontrol çubuğu kullanılır. | Open Subtitles | .عند السرعة الفائقة يجب أستعمال عصا الملاحة |
Ve sizin üstün önerinizden sonra bile tıkandım. | Open Subtitles | وحتى بعد توصيتك الفائقة التميز فأنا مشوشة |
Bunu harika şeyler yapmakta kullanabiliriz. Endüstriyel ve tıbbi uygulamalar için Süper lifler olarak mesela. | TED | فيمكن استخدامها لصنع أشياء مدهشة، مثل الأقمشة الفائقة للتطبيقات الصناعية والطبية |
Süper enerjili polarite değiştiricisi olmalı! | Open Subtitles | ويجب أن تستخدم المستقطب الطاقة الفائقة الاتجاه المعاكس. |
- Ya da Süper hızını kullanırken görünme. | Open Subtitles | أو تسمح له برؤية استخدام السرعة الفائقة الخاصة بك. |
Biliyorum, Süper şekerliğimde değildim ve özür dilerim. | Open Subtitles | أعلم أني لم أكن نفسي الفائقة الجمال ، و أنا آسفة |
Stewie'nin telekinezi yeteneği, Brian'ın Süper hızı var. | Open Subtitles | التحريك الذهني لـ ستيوي و السرعة الفائقة لــ براين |
Niçin garip, Süper kozmik güçlerini kullanarak buradan gitmiyor? | Open Subtitles | لم لايقوم هو فقط باستخدام تلك القوى الكونية الفائقة ثم يذهب |
Bunun üzerine, duvar yazısının söylediği şey ise, ''yüksek schmigh teknolojisi. | TED | لذلك، ما تقول هذه الكتابة على الجدران، "التكنولوجيا الفائقة تكنولوجيا شميغ. |
Ve işte bina bu, ve buda maketi, sağ tarafta yüksek teknoloji sera'sı var ve ortada tıbbi teknoloji binası. | TED | وذلك هو المبنى، وذلك هو النموذج وعلى اليمين المشتل ذو التقنية الفائقة و في الوسط مبنى التكنولوجيا الطبية. |
Tekrar söylüyorum ki bu, yüksek teknoloji ürünü değil, sadece | TED | ومرة أخرى، لم يحدث هذا نتيجة للتكنولوجيا الفائقة. |
İyi görünüyordu. yoğun bakımdan çıkmış. | Open Subtitles | بخير على ما أظنّ خرجت من وحدة العناية الفائقة |
Yeşil, sigara içme salonuna, mavi, yoğun bakıma,... | Open Subtitles | الخط الأخضر يتجه لردهة التدخين والأزرق إلى الرعاية الفائقة |
Sistemler Hiper motorun çalıştığını gösteriyor. | Open Subtitles | واتضح من استعراض نظم الأولية ان المحركات الفائقة عادت للعمل |
Gaz bulutu Hiper motorların kendini yeteri kadar enerji ile şarj etmesine engel oluyor. | Open Subtitles | هو يمنع تحويل القوة المناسبة الى المحركات الفائقة |
- İnce bir damağı ve üstün koku alma becerileri olan şef neden derisini kaplayan toksinin kokusunu alamadı? | Open Subtitles | لماذا لم يقم الشيف الذي يمتلك حنك متميز و مهارات حاسة الشم الفائقة بشم رائحة السم الذي كان يغطي جلده ؟ |
Hipersürücü çıkışını arttırmak için elinden ne geliyorsa yapmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تفعلى كل ما تستطيعين لتعظيم أداء محركاتنا الفائقة |