"الفارغة" - Translation from Arabic to Turkish

    • boş
        
    • bomboş
        
    • bos
        
    • boşluk
        
    • anlamsız
        
    sen bana sadece avukatlık yetkisi vermedin senin kaderinde benim takdirimde bu boş sayfalara ben senin çöküş tarihini yazabilirim, istediğim zaman. Open Subtitles أنت لم تعطنى الوكالة فقط لكنك أعطيتنى الورقة الفارغة التى سأكتب عليها قدرك التي يمكن أن أكتب فيها تأريخ سقوطك عندما أحب
    Bu iş böyle yürümez. Bana öyle boş boş bakma! Open Subtitles لن تنفعك هذه الطريقة ولا تنظر إليّ بهذه النظرات الفارغة
    boş tarlaların ve şelalelerin olduğu güzel yerlere gitmeyi severim. Open Subtitles كم أُحِبُّ الذهاب إلى الأماكن الجميلة حيث الشلالات والحقول الفارغة
    Büyük bir tavan aram var ve beyaz duvarları bomboş. Open Subtitles أنا واحد مع دور علوي كبير وجميع الجدران البيضاء الفارغة.
    Onu bos odalardan birine sakladiklarini düsünüyorum. Open Subtitles أتصور أنهما قاما بإخفائها في إحدى الغرف الفارغة
    Eğer 1 litrelik boşluk verirsek... Evet. Open Subtitles صحيح بقي تماما غالون من المساحة الفارغة اليس كذلك
    Şu anlamsız, heyecan verici seks zincirlerine tıkılıp kaldık. Open Subtitles نحن عالقان في حلقة الجنس الفارغة الجنونية
    Eh, burada bilmediğiniz bu boş kutuları orada tutmak için kapıcıya para verdiğimizdir. Open Subtitles حسنا الذى لا تعرفه هو أننا دفعنا للحارس لإبقاء تلك الصناديق الفارغة هناك
    Sonra da harf hatlarını çevreleyen boş alanın görüntüsü yaktığı filme mi çıkar? Open Subtitles والمساحة الفارغة التي تحيط خط الطباعة ستحرق الصورة إلى فيلم ؟ هذا بالضبط
    Bu şehirde boş kafalı kimsenin taksi kullanmasına izin verilmiyor. Open Subtitles لا يُسمَح للعقول الفارغة بقيادة سيارات الأجرة في هذه المدينة
    Çok büyük ve garipti, bir çok boş odası ve gizli geçitleriyle. Open Subtitles لقد كان كبيراً جداً وغريب وبه الكثير من الحجر الفارغة والممرات السرية
    Bütün gün boş bir dairede beklemekten başka hiçbir şey geçmedi elime. Open Subtitles كنت هناك إنتظر طوال النهار ولم افعل شيء في تلك الشقة الفارغة..
    boş iddialar başka yerlerde inandırıcı olabilir, ama burada değil. Open Subtitles الإدعاءات الفارغة قد تُجدي في مكان آخر لكن ليس هنا.
    Kaptan yavşak berbat içkisini sipariş ederken bardaki boş şişelerden birini kap yeter. Open Subtitles فقط اسحب واحدة من تلك الكؤس الفارغة خلال مايكون كابتن فودكا يأخد مشروباتة
    Gerçi boş bir evin, sağır eden sessizliğine alışmışsındır sen. Open Subtitles لكن أنا متأكدة أنك معتادة على هدوء المنازل الفارغة الآن
    Henüz pazartesi öğleden sonra ve oldukça fazla boş masanız var. Open Subtitles حسناً، إنها ظهيرة يوم اثنين هادئة ولديك الكثير من الطاولاتِ الفارغة
    Bir evde, bunların boş alardan birinin etrafında kalkan gibi dizildiğini görmüştüm. Open Subtitles و في إحدى الحالات رأيتهم مصفوفين كَدرعٍ واقي حول هذه المساحات الفارغة
    2 ay boyunca bomboş çöldeki izlerin peşinde yolculuk yapacaksın. Open Subtitles ستكون شهرين من السفر، وطرق مستقيم مميت عبر الصحراء الفارغة
    O çok önemli maaş çekinin o bomboş ceplerimizi doldurması için bazen yerine getirmemiz gereken sorumluluklar vardır, ne kadar sevimsiz olurlarsa olsunlar! Open Subtitles لذا أحياناً علينا القيام بمهام حتى لو كانت غير سارة ذلك ضروري لاستلام صك الراتب و إدخاله لجيوبنا الفارغة
    Eger ben olsaydim bos kapsülleri öylece atmazdim. Open Subtitles الآن، لو كنتُ أنا... لن أرمي الكبسولات الفارغة.
    Ondan sonra olanlar karanlık bir boşluk. Open Subtitles ماحدث بعد ذالك هي بقايا الملعب السوداء الفارغة
    Dikiz aynasında. Yanında hızlıca geçerken. Sen arabanda oturup anlamsız hayatını düşünürken hani. Open Subtitles لا، في المرآة، حين دخلت فجأة و كنت في ممرك تفكر في حياتك الفارغة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more