Her sabah kulağımın arkasına biraz vanilya sürüyorum, ne var bunda. | Open Subtitles | أنا أضع قليل من الفانيليا خلف أذني كل صباح موضوع كبير |
Sadece vanilya tadını alamıyorum. Çok da önemli değil, değil mi? | Open Subtitles | فقط لا أستطيع تزوق طعم الفانيليا ليس أمراً هاماً ، صحيح؟ |
Dedem, amcam ve kuzenim gibi vanilya ve çilekli yoğurt tonları arasındaydı. | TED | كان لون بشرة جدي في مكان ما بين الفانيليا والفراولة واللبن الزبادي، مثل عمي وابن عمي. |
Bana yağsız vanilyalı dondurma üzerinde çeyrek çay kaşığı şekersiz karamel ve 9 değil 11'de değil tam 10 tane yaban mersini. | Open Subtitles | أريد بولة واحدة من الفانيليا بدون دهون أو لبن مع ربع ملعقة صغيرة من سكر الكراميل منزوع الكاربوهيدرات , و 10 .. |
Koca memeli ve koca götlü, vanilyalı dondurma tadında Güzel sarışın bir kadına benziyor muyum ben? | Open Subtitles | هل أبدو لك كشقراء جميلة بأثداء كبيرة و مؤخرة مذاقها مثل أيس كريم الفانيليا الفرنسي؟ |
Kutsal Ruh 'u yakalarsak Bn. Tate bize vanilyalı gofret verirdi. | Open Subtitles | وجدنا أنه إذا أمَسكنَا الكتاب القدس ستعطينا السيدة تايت بسكويت ويفر الفانيليا بعد الكنيسة |
Chandler "vanilla Ice'a benzeyenler" yarışmasına katıldı ve kazandı. | Open Subtitles | كل الحق، دخل تشاندلر الجليد الفانيليا مسابقة نظرة على حد سواء وفاز. جاء روس في المركز الرابع وبكى |
En sonunda da vanilya soslu elmalı strudel. | Open Subtitles | ثم طلب مزدوج من فطيرة التفاح مع صلصة الفانيليا |
Saat 21:43 hava soğuk ve vanilya kokusu var. | Open Subtitles | 43 مساء هناك بعض الهواء البارد برائحة الفانيليا |
Bu çok tatlı, Archibald, ama ben vanilya sevmem. | Open Subtitles | هذا لطفٌ منك، أرشيبالد لكني لا أحب الفانيليا |
Çünkü çikolata ve vanilya için ayrı para vereceğini biliyorlar. | Open Subtitles | لانهم يعرفوا أنكِ ستدفعِ اضافياً للشوكولاته و الفانيليا معاً |
vanilya özlü aliminyum folyoyu... fırına attım. | Open Subtitles | أوه، أنا سكب مستخرج الفانيليا على ورق المونيوم ووضعها في الفرن. |
vanilya kepçesi, çikolata kepçesi, zamanımı harcama! | Open Subtitles | ملعقة من الفانيليا ملعقة من الشوكولاته لا تصيعوا وقتي |
vanilya kokusu kadınlara aşkı çağrırtırır gerçek bu. | Open Subtitles | النساء يربطون رائحة الفانيليا بالرومانسية حقيقة أوافق، دوج |
Konu şu; Rocquemore'daki o acı sos, bu ateşli iğnelerin yanında, vanilyalı dondurma gibi kalıyor. | Open Subtitles | الميزة أن, الصلصة الحارة فى روسكيومورس مثل آيس كريم الفانيليا عندما تقارنها بالذى فى هذه. |
- Bir de biraz vanilyalı dondurma alabilir miyim? | Open Subtitles | هل استطيع الحصول علي ايسكريم الفانيليا حسناً |
Bütün bu çikolataların arasında vanilyalı dondurma gibiler. | Open Subtitles | انظر لكريمة الفانيليا بين كل هذه الشيكولاتة |
İpek gibi saçlar, süt beyazı cilt. vanilyalı dondurma gibi. | Open Subtitles | شعر حريري وجنتين صافيتيين كآيسكريم الفانيليا |
Şu an arkadaşlarımla parkta vanilyalı latte içmek daha güzel olurdu. | Open Subtitles | اللطيف هو إحتساء مشروب لاتيه الفانيليا في الساحة مع أصدقائي |
Kafeinsiz ve şekersiz vanilyalı kahve. | Open Subtitles | قهوة بالحليب و الفانيليا خالية من الكافيين و السكر |
"Ben bir tane vanilla lattet alayım." | Open Subtitles | "اسمحوا لي أن الحصول على lattet الفانيليا." |
Sana söylemem gerek ki, belki göt deliğinde gelebilir ama ormanın zeminini, tüm baharatları ve vanilyanın izlerini taşıyor. | Open Subtitles | ولكن علي اخبارك، قد يأتي من أنبوب لتبادل إطلاق النار لكن يمكنك الحصول على الفانيليا وجميع التوابل،من أرض الغابة |
Vanilyalıyı mı yoksa çilekliyi mi çıkaralım? | Open Subtitles | هل ينبغي أن نفقد الفانيليا أو الفراولة؟ |
Karamelayı sevmiyorum, vanilyayı seviyorum. | Open Subtitles | انا لا احب نكهة الحلوى انا احب الفانيليا |