Umarım davetiyeler çilek toplama sezonuna yetişir. | Open Subtitles | اتمنى ان تصل الدعوات في الوقت المناسب لرحلة الفراوله |
çilek toplarken, mahsullerin nasıl yetiştiğini bana büyük bir ilgiyle anlattı. | Open Subtitles | عند حصاد الفراوله اخذ يشرح لي تناوب المحاصيل بعناية |
Gidip biraz çikolata kaplı çilek alırdım. | Open Subtitles | و تارة اذهب و احضر الفراوله المغطاة بالشوكولاطة |
Tadı gerçekten çilekli lolipopa benziyor. | Open Subtitles | . لا , إننى جاد مذاقه بالضبط مثل . مصاصة الفراوله |
Tadı gerçekten çilekli lolipopa benziyor. | Open Subtitles | . لا , إننى جاد مذاقه بالضبط مثل . مصاصة الفراوله |
Çilekler olgunlaştı ve içeride oturmak isteyenler de öyle yapabilir. | Open Subtitles | الفراوله قد نضجت وقد يتاح للذين يرغبون في الجلوس هناك |
Benji'nin ayakkabısında bulduğum çilek tohumlarının ve toprağın spektroskopik incelemesini yaptım. | Open Subtitles | اجريت تحليل طيفي على بذور الفراوله والتربه وجدت في التربه الموجوده في حذاء بنجي , هل يمكن ؟ |
Mesela, "Bu kız 1 hafta boyunca sadece çilek yedi." gibi. | Open Subtitles | مثل, هذه الفتاه تناولت الفراوله فقط لأسبوع |
çilek toplamak için ne güzel bir gün. | Open Subtitles | ياله من يوم جميل لحصاد الفراوله |
Bana çilek suyu getirebilir misin? Bu iyi gelir. | Open Subtitles | أريد عصير الفراوله لأعيد التوازن لجسدي |
Burada Rockville'in yakınında bir çilek çiftliği var. | Open Subtitles | هذه هي مزرعه الفراوله بالقرب من روكفيل |
Bu soğukta çilek ikram edeceklermiş. | Open Subtitles | سمعت بأنهم يقدمون الفراوله والثلج |
- Az tuzla. - Peki ya çilek? | Open Subtitles | ـ ملح قليل ـ و الفراوله ؟ |
Fakat sadece çilek. | Open Subtitles | أو فقط الفراوله |
Ayakkabısının tabanında bir kaç çilek tohumu vardı. | Open Subtitles | حسنا , بعض بذور الفراوله في حذائه . |
-...birçok şey başarabilirdim-- -Hadi gel, çilekli dondurma var. | Open Subtitles | يمكننى ان أفيدهم كثيرا تعالى لتتناولى الفراوله معنا |
Omlet? çilekli turta? Kızarmış ekmek? | Open Subtitles | بيض بالخضار ام فطيرة الفراوله ام خبزٌ محلى؟ |
Önce kendisi ve kokarca çocuğu şimdi çilekli KüçükKek'le* beraber yerleşti. | Open Subtitles | والان فهو يعاشر حبيبته كعكة الفراوله الصغيره |
çilekli sakız olanı çok sevdi. Şimdi onu nereye götürürlerse takip edebileceğiz. | Open Subtitles | الفراوله إنه يحبها , وقد وضعت داخلها جهاز التعقب الأن سنعرف من وراء كل هذا |
Çilekler toplanmadan önce oraya gitmek isterim. | Open Subtitles | اريد ان اكون هناك قبل حصاد الفراوله |
Kız kardeşim çileği sevdiğini söyledi. | Open Subtitles | شقيقتى أخبرتنى بأنكى . تحبين مصاصة الفراوله |
Çilekten yapabileceğim bir beysbol oyuncusu düşünüyorum ama aklıma hiç kimse gelmiyor. | Open Subtitles | أحاول أن أفكر في لاعبي سله من أجل الفراوله ولكن بلا جدوى |