"الفطور" - Translation from Arabic to Turkish

• kahvaltıda
• kahvaltıyı
• Kahvaltıdan
• kahvaltıya
• kahvaltılık
• kahvaltını
• kahvaltının
• kahvaltısı
• yemek
• - Kahvaltı
• brunch
• kahvaltımızı
• Kahvaltı hazır
• mısır
• Kahvaltın

- Evet. Senin gibi biri onunla ne yapıyor? kahvaltıda kola içtiğini sanıyordum.
رجل مثلك يشرب مثل هذه الأشياء أعتقد أنك تشرب مياه غازية على الفطور.

"Ekmeğine sahip çık, çık ki kimse çalmasın, kahvaltıda yiyecek bir şeyin olsun."
راقب خبزك ، لكي لا يسرقه أحد ولكي تسطيع أن تتناول بعض الفطور

Siz masayı kurarken benim kahvaltıyı hazırlamama ne dersiniz?
أقترح عليك أن تعد الطاولة بينما أجهز أنا الفطور

Seni bir daha görmek istemiyorum, en azından Kahvaltıdan önce.
أنا لا أريد رؤيتك ثانيةأبدا على الأقل ليس قبل الفطور

Sonra onlara kahvaltıya gideceğini ve soruşturmanın iyi ilerlediğini söyle.
اخبرهم انك ذاهب الى الفطور وان التحقيق يسير بشكل جيد

Eve gitmeden önce kahvaltılık bir şeyler yesek diye düşünüyordum.
كنت افكر في تناول الفطور قبل أن أذهب إلى البيت

Kadın iki gün üstüste kahvaltıda 10 dolar bahşiş verdi.
السيدة تركت 10 دولارات كإكرامية لأجل الفطور لمدة يومين متتاليين

Aferin çocuklar. Görünüşe bakılırsa kahvaltıda buz gibi suşi var.
أحسنتم يا رفاق يبدو أننا سنتناول السوشى البارد على الفطور

Yani, ya Lux kahvaltıda o esrarlı ekmekleri yeseydi? Bu hiç iyi olmazdı.
انا اعني , ماذا لو ان لوكس تناولت رغيف المخدرات على الفطور ؟

Bu sabah kahvaltıda bir tane yedim ve içinde kurt vardı.
أكلتُ واحدة منها على الفطور هذا الصباح و وجدتُ دودة بها

Atıştırmaya bayılırım. Neleri sevdiğimi bilirler. kahvaltıda ne yemeyi severim çocuklar?
وهم يعرفون ما أحب، مالذي أحبه على الفطور يا رفاق ؟

Her neyse, baba kahvaltıyı bekletmememizi söyledi.
على أية حال لقد قال أبي أن لا ننتظرهم على الفطور

Herneyse, baba kahvaltıyı bekletmememizi söyledi.
على أية حال لقد قال أبي أن لا ننتظرهم على الفطور

kahvaltıyı hazırlığı sabah 4:30'da başlar. Akşam yemeği 2'de.
نبدأ بإعداد الفطور في الرابعة والنصف صباحا

Kahvaltıdan sonra bitiririz. Hâlâ uykunu alabilmen için birkaç saat var.
سوف ننتهى منه بعد الفطور حاولى الحصول على ساعتين من النوم

Yumurtalar ve tostlar soğuyacaklar. Kimse soğuk bir Kahvaltıdan hoşlanmaz.
البيض والخبز المحمص يزدادون برودة لا أحد يحب الفطور البارد

Kendisini kahvaltıya davet ettirmek için bir fikir buldu.
لذا إبتكر الرفيق الصغير طريقة للحصول على الفطور

Kapıya vurunca uyandı, ama gülücükler saçıyordu ve beni kahvaltıya davet etti.
"قرع البـاب أيقظهـا ، "لكنّهـا كـانت تتأمل وتبتسم و دعتني لتنـاول الفطور

Gidip kahvaltılık bir şeyler alacağım ve bunu unutacağım.
ساذهب لاحضر بعض الفطور وسننسى هذه التفاهه

İçeri gir de kahvaltını et. Dokuzda Bahçecilik Kulübü'nde olacağız.
من الافضل ان تدخل لتناول الفطور علينا الذهاب الى نادى الحدائق

Onun hakkında hatırladığım tüm şey, bir kahvaltının parçası olduğuydu.
كل ما اتذكره عنه انه كان جزءً من طعام الفطور

İngiliz kahvaltısı, iki tane aspirin. Turp gibi olursun, dostum.
الفطور الإنجليزي، جرعة مضاعفة مِنْ الأسبيرينِ، أنت ستتحسن، يا صاح

Eğer bütün benimle gezersen bana sımsıkı sarılırsan birlikte kahvaltı, yemek yeriz, bana şakalar yaparsın.
مادمتي تركبين معي على دراجتي طوال النهار وتمسكين بي بقوة ونتناول وجبات الفطور والغداء والعشاء وتمازحينني

- İyice Kahvaltı Klübü'ne benzemeye başladı. - Kahvaltı da mı var?
هذه طريقته للحصول على المزيد مثل نادي الفطور الآن هناك فطور ؟

Annem ve babamla pazar günleri kiliseden sonra brunch için buraya gelirdik.
اعتاد والديّ على إحضاري هنا لوجبة الفطور والغداء بعد الكنيسة أيام الآحاد

Tamam, kahvaltımızı yaptık, bulaşıklarımızı yıkadık, çöpü poşetledik.
حسنا,تناولنا الفطور,و غسلنا الصحون ,و وضعنا القمامة في أكياس.

Kahvaltı hazır demek için geldim.
نعم، أنا فقط جِئتُ لإخْبارك الفطور كَانَ جاهزَ.

Beni bulman için mısır gevreğinden bir yol yapmam bile gerekmedi.
ولم يكن علي حتى وضع خط من حبوب الفطور كي تجدني.

Elbette. Kumarhaneyi yaptığımızda Kahvaltın bedava olacak.
بالطبع، وعندما نفعل ذلك سيكون الفطور مع موسيقى