Ve şimdi... Bir nefesli enstrüman, flüt. | Open Subtitles | و الآن ، الآن إحدى الآلآت الخشبية الفلوت |
"ve kızınız Hilary de flüt bölümlerini çalmayı kabul ederse çok memnun olacağız." | Open Subtitles | وإذا وافقت ابنتكِ هيلارى ان تعزف على الفلوت |
Ah, evet, bahsettiğiniz... beni fahişesi yapan ve mezuniyet balosundan sonra benden kurtulan flüt fetişi bando embesili olmalı. | Open Subtitles | يمكنك أن تشير إلى هذا مع فتاة الفلوت والتى استغلتنى وهجرتنى بعد الحفل |
Bu hüzünlü flüt solosunda savunmasız bir kıyı köyüne yaklaşan tayfunun sesini işitebiliyorsunuz. | Open Subtitles | تستيطع أن تسمع الإعصار الآسيوي يحطّم قرية ساحلية معزولة من خلال العزف المنفرد على الفلوت المعذّب |
Flütlü birine bile biz Tanrı dedik | Open Subtitles | حتى أننا نقول عن الرب أنه الرب حامل الفلوت |
Flütten tiksiniyorum, istersen arp olabilir ama flüt olmaz. | Open Subtitles | أكره الفلوت. يمكن أن تكون هناك قيثارة اذا احببت لكن بدون فلوت |
flüt çalacak... trambonlar, çiçekler... taze bitkilerin kokusu. | Open Subtitles | و سوف يعزفون الفلوت و الترامبونز ومن حولنا الزهور و النباتات والاعشاب |
Bana flüt dersi aldırmandan nefret ediyorum. | Open Subtitles | وانا لا احب ان تأخذى دروس فى رقصة الفلوت |
Yanılmıyorsam dün sınıfta şarkı söyleyip flüt çalmışsın? | Open Subtitles | لقد سمعت أنك كنت تغني بالأمس وتعزف الفلوت بالصف ؟ |
..bir meyve bahçesinin sessizliğindeki flüt notası gibi. | Open Subtitles | مثل نغمات الفلوت الموسيقية في بستان هادئ |
Artık eskisi gibi şehir meydanında oturup tahtadan flüt yaparken ona buna tavsiye veren yaşlılar kalmadı. | Open Subtitles | لم يعود هناك حكيم سابق يجلس في زاوية البلدة ينقش آلة الفلوت الخشبية و يقدِّم النصائح العاقلة |
Flütten tiksiniyorum, istersen arp olabilir ama flüt olmaz. | Open Subtitles | أكره الفلوت. يمكن أن تكون هناك قيثارة اذا احببت لكن بدون فلوت |
Klarnet ya da flüt çalmıyorum,, bu yüzden bu tuşları kullandığım bir entrümana eklemeye karar verdim: televizyon kumandasına. | TED | ولكن الآن, لا أعزف الفلوت أو الكلارينيت, لذا قررت أن أضيف تلك المفاتيح إلى أداة أستخدمها دوما هي: جهاز التحكم عن بعد الخاص بالتلفاز. |
Örneğin, bir flüt ilk sıradaki birkaç ikincil sese vurgu yapar fakat klarnetin en düşük ses perdesi ve tek sayılı ikincil sesleri çok daha güçlü rezonans üretir. | TED | على سبيل المثال، تضخم الفلوت الجزئيات القليلة الأولى، ولكن الكلارينيت تضخم أدنى الجزئيات، وصدى الجزئيات الفردية هو الأشد. |
Aslında efsane o ki, Doupting Thomas, Havariler, Saint Thomas memleketim olan Kerala'nın sahillerine ayak bastıklarında, Hz.İsadan önce 52 civarında, sahilde flüt çalan Yahudi bir kız tarafından karşılandı. | TED | في الحقيقية، تقول الأسطورة أن القديس الحائر توماس، أحد حواريي المسيح، عندما رسى على شواطىء كيرلا، ولايتي، قرابة السنة الثانية والخمسين بعد الميلاد، رحبت به على الشاطىء فتاة يهودية كانت تعزف الفلوت. |
Ama siz Hilary Du Pré değil misiniz, flüt sanatçısı? | Open Subtitles | ولكنكِ هيلارى دو برى عازفة الفلوت |
Bunu neden attı? flüt müziği. | Open Subtitles | أعني, إنه موسيقى الفلوت هذا سببٌ كافٍ |
Sense Roma yanarken flüt çalıyorsun. | Open Subtitles | وانت تعزف على الفلوت بينما روما تحترق |
Ben de flüt çalmayı öğrenmeyi düşünüyordum. | Open Subtitles | تعرف كنت أفكر بالتدرب على الفلوت |
Flütlü Tanrı | Open Subtitles | الرب حامل الفلوت |