Bana bıraktığı tek şey bir sürü fatura ve ipotek yüzünden satamadığım bir ev. | Open Subtitles | كل ما تركه كان مجموعة من الفواتير و منزل مرهون لا يمكن بيعه. |
Alberto, Jorge'nin tüm arabalarında çalışmış ama fatura ve makbuzları var. | Open Subtitles | عمل ألبرتو في جميع سيارات خورخي و لكنه كان لديه الفواتير و الإيصالات |
Gerçek dediğin, acı çekmek, ter dökmek... faturaları ödemek ve artık sevmediğin bir kadınla sevişmektir. | Open Subtitles | الحقيقة هى الألم و العرق دفع الفواتير و ممارسة الحب مع امرأة لم تعد تحبها |
Gerçek dediğin, acı çekmek, ter dökmek... faturaları ödemek ve artık sevmediğin bir kadınla sevişmektir. | Open Subtitles | الحقيقة هى الألم و العرق دفع الفواتير و ممارسة الحب مع امرأة لم تعد تحبها |
Siz gittiğinizde, ben faturaları ödüyor, çamaşırları yıkıyor ve yemek pişiriyor olacağım, bunların hangisi kulağa tatil gibi geliyor? | Open Subtitles | و أنت غائب، سأدفع الفواتير و أصنف الغسيل و أطبخ ما الذي يجعلها تبدو أجازة؟ |
B; kitabı yazarken, faturaları ödemek için gazetecilik yapmak. C; | Open Subtitles | ثانياً، أعمل بالصحافة لأدفع الفواتير و أكتب الرواية |
Ay sonu geldiğinde ve faturaları ödememiz gerektiğinde nasılsa her zaman parayı ayarlıyor. | Open Subtitles | يحل آخر الشهر, و يلزمنا دفع الفواتير, و بطريقة ما, دائماً ما تتوفر لديها النقود |
Onları aldım, tarihi geçmiş faturaları yatırdım bir kaç tane ampulü değiştirdim ve bunlar altı hafta önce oldu. | Open Subtitles | فأخذته و قمت بدفع الفواتير و قمت بتغيير بعض المصابيح كان هذا منذ ستة أسابيع |
ayrıca faturaları filan ödüyor. | Open Subtitles | وهو الذي يدفع ثمن الفواتير و المشتريات |