| Oğlum hakkındaki video siyasi bir konuşma değil, birinin korunan bir fikri değil. | Open Subtitles | هذا الفيديو الخاص بابني ليس له وزن سياسي إنه ليس رأي شخص ما |
| Oğlum hakkındaki video siyasi bir konuşma değil, birinin korunan bir fikri değil. | Open Subtitles | هذا الفيديو الخاص بابني ليس له وزن سياسي إنه ليس رأي شخص ما |
| Bunu geliştirmenin en iyi yolu, kendi HyperCard kütüphanenizi oluşturmak kadar iyi olan kendi video diskinizi yapmaktır. | TED | والطريقة اللتي تتطلب جهدا أكثر هي أن أن تصنع شريط الفيديو الخاص بك وثم تصنع مجموعة بطاقاتك الخاصة بالربط. |
| Videonu gördüm Sue! Muhteşemdin! | Open Subtitles | رئيت الفيديو الخاص بكي يا سو , لقد كنتي خرافية |
| Biraz biraz değişiklik yaparsak videomuz daha iyi olabilir. | Open Subtitles | اذا قمنا بتغيير الأمور قليلاً عندها سيتميز الفيديو الخاص بنا بشكل أكبر |
| Videomuzu izlerken dehşete düştüğünü söyledi. | Open Subtitles | قال بأنهُ ارتاع من مشاهد الفيديو الخاص بنا. |
| Lütfen artık şu taşak kanseri videosunu gösterir misin? | Open Subtitles | هل لك أن تنتهي من عرض مقطع الفيديو الخاص بسرطان الخصية؟ |
| İtiraz ediyorum. Bu NTSB videosu değil. | Open Subtitles | أعترض.هذا ليس الفيديو الخاص بمجلس سلامة النقل العام |
| video koleksiyonumu görmek için biraz daha beklemelisin, Frohike. | Open Subtitles | وأنت تسير إلى أن تنتظر قليلا أطول لجمع الفيديو الخاص بي ، فروهكي. أين كنت؟ |
| Gelip video'm için bir deneme yapmanı istiyorum. İşte kartım, eğer ilgileniyorsan. | Open Subtitles | أريدك أن أن تأتي لتختبري الفيديو الخاص بي هذه بطاقتي إذا كان الأمر يهمك |
| - Evet, buraya video kaydedicimizi değiştirmek için geldik. | Open Subtitles | ـ نعم، نحن هنا لاستبدال مشغل شرائط الفيديو الخاص بنا |
| Fidye istediğin video şimdiden YouTube'da 47.000 hite ulaştı. | Open Subtitles | أن الفيديو الخاص بك شاهده 47000 شخص على اليوتيوب |
| video'nu gördüm, ve seninle dansa gitmek istiyorum. | Open Subtitles | لقد رأيت الفيديو الخاص بك للتو, واحب ان اذهب للحفل معك. |
| Diğeri benim Times'daki video yapımcımdandı, adı Vijaiy Singh, sessiz "h" ile, onu bile yakalamış. | TED | والرسالة الاخرى من منتج الفيديو الخاص بي في صحيفة النيويورك تايمز, واسمه فيجاي بحرف "هاء" صامت.تم تهجئته تماما |
| Madem sevgilimi yalnız bırakamayacak gibi görünüyorsun, yarın senin Videonu çıkarmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | كما يبدو أنكِ لا تستطعين ترك عيشيقي لوحده, لا أستطيع الإنتظار لإصدار الفيديو الخاص بك غداً. |
| Videonu gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت الفيديو الخاص بكي |
| Şimdi videomuz birkaç cihaza eşleşmiş durumda. | Open Subtitles | والآن الفيديو الخاص بنا متواجد في كثير من الأجهزة. |
| Hollywood'tan bir film şirketi zorbalık hakkındaki Videomuzu satın alacak. | Open Subtitles | شركة أفلام فى (هوليوود) ستقوم بشراء الفيديو الخاص بنا عن التنمر |
| - Videomuzu başkalarına mı gösterdin? | Open Subtitles | أريت الفيديو الخاص بنا للناس؟ |
| Neden? Bak, bir amigo videosunu neyin iyi neyin kötü yaptığını bilmem. | Open Subtitles | انظر ، لا أعرف ما الذي يجعل الفيديو الخاص بالمشجعات جيداً أو سيئاً |
| Aynı arkadaşımın uyuşturucu kullanmadığına yemin ettiği ve bana annemin videosunu sattığı zamanki gibi. | Open Subtitles | مثل عندما أقسم صديقي "ريتشي" أنه لم يكن يتعاطى المخدرات ثم باعني جهاز الفيديو الخاص بوالدتي. |
| Oğlunuzun videosu size çok ızdırap veriyor. | Open Subtitles | الفيديو الخاص بابنك الذي سبّب لك حزنًا كبيرًا |