Bu şişeyi al, içiver hemen... yatağa girdiğinde bu damıtılmış şurubu. | Open Subtitles | خذي هذه القارورة ثم نامي علي السرير وهذا مشروب التقطير الكحولي |
Büyük ihtimalle olan şey, şişeyi kendisi için aramaya gittiği. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي حدث هو ذهابها لتحصل على القارورة لنفسها |
Gözlerine baktım ve gözlerinin şişe kapağına baktığını gördüm. | TED | ونظرت في عينيه, رأيته ينظر إلى أعلى القارورة. |
şişeye gir. Adrian'ı yakalamalıyım. | Open Subtitles | إدخل فقط فى القارورة أريد أن أكون أدريان |
İnsanoğlunun elindeki en karmaşık tekniklerle bu şişenin içeriğini araştırdım. | Open Subtitles | حلّلتُ محتويات هذه القارورة بأكثر التقنيّات المتطوّرة المتوفّرة لدى البشر. |
Amforo'nun kilidini açarsan, hepimizi yok eder, melekleri ve insanları. | Open Subtitles | إذا قمت بفتح القارورة , ستمسحنا جميعنا من الوجود الملائكة والبشر |
İşi yaparken izliyor, sonra da ne istediğimi anlamak için bana bakıyor. Şimdi şişeyi ona vereceğim. Bakalım o da yapabilecek mi? Bunu yapabilir misin? | TED | وهكذا فإني أقوم بالفعل على مرأى منه, ومن ثم ينظر إلي ليرى ماذا سيحصل. سأعطية القارورة, وسنرى فيما إذا كان بإمكانه أن ينجز نفس الفعل. |
Ölüm bu şişeyi vaftiz oğlu için getirmişti, onu başarılı bir doktor yapacağının sözünü veriyordu. | TED | جلب الموت هذه القارورة من أجل ابنه بالمعمودية، واعدًا إياه بجعله طبيبًا ناجحًا. |
Adamın biri gaddarca son şişeyi heba etti. | Open Subtitles | شخص ما ارتكب فظائع ضد القارورة الأخيرة |
Çöp kutusundaki ufak şişeyi gördüğüm an anladım. | Open Subtitles | عَرفتُ حالما رَأيتُ القارورة في برميلِ الزبالة |
Yani ben onu aramak gideceğim ve l'şişe geri cin koymak d, sadece, hiçbir suç güvenli olması için. | Open Subtitles | لذا سأتصل به و أنا قد أضع الجنيى في القارورة فقط كي أكون بمأمن . بدون إهانة |
Eğer onu açmak için zorlarsan, şişe kırılır, sirke papirüsü eritir ve sırrın sonsuza kadar kaybolur. | Open Subtitles | إذا فتحتها عنوة .. ستنكسر القارورة .. ويتحلل ورق البردي بسبب الخل .. ويضيع سر للأبد .. |
Asker şekeri değilmiş. şişe boştu. | Open Subtitles | لم تكن أقراصاً للشخير القارورة كانت فارغة |
Yerime yeni alıştım. şişeye yap. | Open Subtitles | ،لقد إترتحت للتو في المقعد استعمل القارورة |
şişeye yapmanı istemiyorum. Evsizler şişeye yapar. | Open Subtitles | لا أريدكما أن تصلا لأستعمال القارورة فهذا ما يفعله المتشرّدين |
Ne mobilya dükkanı, ne de şişenin içindeki maket gemiler. | Open Subtitles | ليست تلك الورشة والسفن الصغيرة في القارورة |
Amforo'nun kilidini açarsan hepimizi yok eder. | Open Subtitles | إن قمت بفتح القارورة فستمحينا جميعاً من الوجود الملائكة و البشر |
Eğer birbirimizi kaybedersek, Lambanın gömülü olduğu yeşil merada buluşuruz. | Open Subtitles | إذا أضعنا بعضنا، نلتقي في المرج الأخضر حيث كانت القارورة مدفونة |
insanları Lamba aramaya gerek olmadığına... inandırmak için. | Open Subtitles | ليجعلوا الناس يصدّقون أنّهم ليسوا بحاجة للسعي وراء القارورة... |
- Elbette. Ama bu konuşmanın lambayı bulana kadar hiçbir anlamı yok. | Open Subtitles | بالتأكيد، لكنّ هذا الحديث مبكرٌ جدّاً إلى أنْ نحصل على القارورة |
Cebinden bir tür cep şişesi çıkardı. | Open Subtitles | وأخرج شيئاً يشبه القارورة من جيبه |
Bu küçük şişede evin korumalarının uyumasını sağlayacak bir iksir var. | Open Subtitles | هذه القارورة بها جرعةً لجعل حُرَّاس المنزل يغرقون في النوم |
Ortalama bir şişeden yirmi beş kadeh çıkar. Yedi kişiyi öldürmeye yeter. | Open Subtitles | القارورة تحتوي على معدل 25 كأسا بما بكفي لقتل سبعة أشخاص |
- Şu matarayı aldığın barda. | Open Subtitles | أين أنت راين : في مكان ما اشـتريت القارورة جيبز : |
Yanlışım varsa düzelt ama katil Tüpü açtıysa virüsten etkilenmesi gerekiyordu bu durumda, ya ölmek üzeredir ya da çoktan ölmüş olmalı. | Open Subtitles | لكي يقوم القاتل بفتح القارورة فعليه أن يعرّض نفسه للفيروس وفي هذه الحالة إما أنه يحتضر، أو قد مات فعلاً |
Bu Matara bilinçaltının senin kendini ısıttığını düşünmen için gönderdiği bir yardım. | Open Subtitles | هذه القارورة هي الاوعي من نفسك تحاول ان تساعد مخيلتك لتبقى دافى |
Bu tüpte ise odaya girdiğinizde sizi öldürecek zehirli bir gaz var. | Open Subtitles | ، وفي القارورة الثانية يوجد غاز سام سوف يقتلكم إذا دخلتم تلك الغرفة |